YETERINCE ZAMAN - Almanca'ya çeviri

• genug Zeit
• genügend Zeit
• ausreichend Zeit
• lange genug

Yeterince zaman Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

Seninle yeterince zaman kaybettim.
Ich habe genug Zeit vergeudet.

Eğer bilgisayarınızda yeterince zaman verirseniz, başarılı OLUR.
Da genügend Zeit auf Ihrem Computer, wird es gelingen.

Başkalarının çocuklarını yetiştirmeye yeterince zaman harcadım.
Ich habe lange genug die Kinder anderer Männer großgezogen.

Böyle bir karar almadan önce her sigortayı karşılaştırmak için yeterince zaman harcamalısın.
Bei so einer wichtigen Entscheidung solltest Du Dir ausreichend Zeit nehmen, um jede Versicherung zu vergleichen.

Yeterince zaman harcadık!
Wir haben genug Zeit verschwendet!

Yeterince zaman planlayın.
Planen Sie genügend Zeit.

Bu da bize en son ve kararlı hareketimizi yapmak için yeterince zaman verecektir.
Der dauert lange genug für unseren endgültigen Streich.

Kural 2.2: Kullanıcılara içeriği okuyup kullanabilmesi için yeterince zaman ver.
Anforderung 2.2: Den Nutzerinnen und Nutzern ist ausreichend Zeit zu geben, um Inhalte zu lesen und zu verwenden.

Düğün için yeterince zaman var.
Es gibt noch genug Zeit für eine Hochzeit.

Bahçıvanın yeterince zaman ve sabrı varsa, tohumların çimlenmesini tercih edebilirsiniz.
Haben Sie genügend Zeit und Geduld, ist das Selberpflanzen zu empfehlen.

Gerçekten de ikisi de eğitim için yeterince zaman bulamamıştı.
Beide hätten nicht ausreichend Zeit für die Erziehung.

Sen de yeterince zaman geçtiğini düşündün.
Du dachtest, es wäre genug Zeit vergangen.

Ailemle yeterince zaman geçiriyor muyum?
Verbringe ich genügend Zeit mit meiner Familie?

Yeterince zaman geçti.
Es ist genug Zeit vergangen.

Ailemle yeterince zaman geçiriyor muyum?
Verbringe ich genügend Zeit mit der Familie?

Yönetici yeterince zaman vermedi.
Der Direktor ließ mir nicht genug Zeit.

Onlara yeterince zaman verirsem.
Wenn ich ihnen genügend Zeit gebe.

Ayrıca egzersiz yapmak için yeterince zaman yoktur.
Es… Es bleibt nicht genug Zeit für Sport.

Okula gitmek için önünde yeterince zaman var.
Im Anschluss bleibt genügend Zeit, in die Schule zu gehen.

İyi fikir ama yeterince zaman yok.
Gute Idee, aber nicht genug Zeit.