Zorunda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Bunu söylemek zorunda olduğum için üzgünüm.
Bunlar düşünceler değil yapmak zorunda.
Canavar yemek yemek zorunda.
Şey, burada tek başıma beklemek zorunda kalmadığıma memnunum.
Tamam ama oraya park etmek zorunda değilim!
Ama bu sadece online saldırı değil, katlanmak zorunda olacağım.
Zorunda değilken niye onları öldürdü?
Sen tersine kanıtlamak zorunda değilsin.
Charles Wessex. Sen Frankenstein olmak zorunda.
Kemoterapi sırasında orada olmak zorunda olan biri.
Bir kaç şey var… Bev, yapmak zorunda olacağımız.
Sanki herkes diğerlerini seyretmek zorunda bırakıImıştı.
Neden Coldplay gelmek zorunda ki?
Sen de kalmak zorunda değilsin Jo.
Ana. Gelmek zorunda değildin.
Bu, onlardan biri olmak zorunda değil.
Bu doğru olmak zorunda değil.
Devletler politikalarını Paris 2015 Anlaşması ile uyumlu hale getirmek zorunda kalabilir mi?
Bacağını kesmek zorunda kaldılar.
Sen evet demek zorunda değilsin.