YAPMAK ZORUNDA - Almanca'ya çeviri

müssen
gerekir
gerekiyor
gereken
gerekecek
lazım
mutlaka
hemen
gerekiyor mu
şart
zorunda
tun müssen
yapmanız gereken
yapmanız gerektiği
yapmak zorunda kalmak
yapılması gerekenler
gezwungen
zorlamak
zorlayabilir
zorlayamaz
zorlayacak
zorlar
yaptıramaz
zorlayacak mısın
mecbur
muss
gerekir
gerekiyor
gereken
gerekecek
lazım
mutlaka
hemen
gerekiyor mu
şart
zorunda
tun muss
yapmanız gereken
yapmanız gerektiği
yapmak zorunda kalmak
yapılması gerekenler
musst
gerekir
gerekiyor
gereken
gerekecek
lazım
mutlaka
hemen
gerekiyor mu
şart
zorunda
tun musst
yapmanız gereken
yapmanız gerektiği
yapmak zorunda kalmak
yapılması gerekenler
tun musste
yapmanız gereken
yapmanız gerektiği
yapmak zorunda kalmak
yapılması gerekenler
musste
gerekir
gerekiyor
gereken
gerekecek
lazım
mutlaka
hemen
gerekiyor mu
şart
zorunda

Yapmak zorunda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bunu yapmak zorunda olmadığını biliyorsun, değil mi, baba?
Du weißt, dass du das nicht tun musst, nicht, Dad?
Herşeyi ben yapmak zorunda değilim, değil mi?
Ich muss ja nicht alles machen?
Onlara hiçbir şey yapmak zorunda olmadıklarını söylemeyin.
Und sagen Sie nicht, dass sie nichts tun müssen.
Hepimiz daha iyi için fedakarlık yapmak zorunda.
Wir alle müssen für das Gute Opfer bringen.
Neden seninle BoostTime yapmak zorunda kaldım? Terry?
Terry, warum musste ich dich BoostTimen? TERRY ANRUF?
Tüm yapmak zorunda olduğu bulana kadar her yerde onu aramaktı.
Alles was das Mädchen tun musste war überall nach ihm zu suchen, bis sie ihn finden würde.
Onu yapmak zorunda olan biri sen mi oluyor? Hayır,?
Und dieser jemand musst du sein?
Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun, değil mi?
Du weißt, dass du das nicht tun musst, oder?
Ölüler bunları yapmak zorunda değil.
Das muss die Tote nicht.
Burada ne yapmak zorunda kalacağımı biliyorsun değil mi?
Du weißt, was ich hier drin tun muss, oder?
Bizim için yapmak zorunda olduğun son şey olacak.
Es ist das Letzte, das Sie für uns tun müssen.
Ama bunu ameliyattan sonra yapmak zorunda kalacaksınız.
Aber Sie müssen die Operation abwarten.
Hayatım boyunca yapmak zorunda olduğum en kötü şeydi.
Es war… Es war das Schlimmste, was ich in meinem Leben je tun musste.
Nefret ettiğiniz halde yapmak zorunda olduğunuz şey?
Was ist wenn du zu dem werden musst, was du hasst?
Ve… bundan sonra yapmak zorunda olduğun her şey bu kadar… sadece ormanın yaşamaya devam etmesi.
Und… alles, was du von nun an tun musst, ist, den Wald zu erhalten.
Seçim yapmak zorunda kalacağımı ve anlama geleceğini biliyordun.
Du wusstest, wie ich mich entscheiden musste und was das bedeutet.
Sık sık, anlamsız şeyler yapmak zorunda kaldığım durumlarda sıkışıp kalıyorum.
Ich komme häufig in Situationen, in denen ich sinnlose Dinge tun muss.
Hastayken ödeme yapmak zorunda değiller.
Wer krank ist, muss nicht zahlen.
Hackerlar yapmak zorunda olan bazı kötü niyetli“ bonus” güvenli programları bir demet için ekleyin.
Was Hacker tun müssen, ist einige bösartige“Bonus” ein Bündel von sicheren Programmen hinzufügen.
Olduğumuza inanabiliyormusunuz? Yakıt ikmali yapmak zorunda.
Ich kann nicht glauben, dass wir hier auftanken müssen.
Sonuçlar: 492, Zaman: 0.0317

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca