Tun muss Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Anthony weiß, dass er das tun muss.
Anthony bunu yapması gerektiğini düşünüyor.
Ich hol Nanna, die weiß, was man tun muss.
Ben yapmanız gereken ne bilir Nanna.
Es bist du, der es tun muss.
Tabi bunu yapması gereken sizsiniz.
Man muss tun, was man tun muss.
Peki, yapmanız gereken ne yapmak zorunda.
Und meine Mom hat mir gesagt, dass man tun muss, was richtig ist.
Annem de bana doğru olanı yapmam gerektiğini söylerdi.
Alles was ich also tun muss, ist 3 Jungs finden, die genauso angezogen sind.
Bütün yapmam gereken üzerlerinde eskiden benim giydiğim giysiler olan üç herifi bulmak.
Ok. Dann sagen Sie mir, was diese ködernde Seele tun muss.
Öyleyse bu açgözlü ruhun ne yapması gerektiğini bana söyle. Tamam.
Gelächter Was man also tun muss, ist herauszufinden, wen es interessiert.
Kahkahalar Bu durumda yapmanız gereken kimin umursadığına karar vermektir.
Was eine Person tun muss, ist ein paar Fragen auszufüllen und sie ist auf dem Weg.
Bir insanın yapması gereken tek şey birkaç soruyu doldurmak ve yolda.
Ich habe gerne Dinge, die ich tun kann, aber ich hasse es, wenn ich Dinge tun muss.
Yapacak şeylerim olmasını severim… ama yapmak zorunda olduğum şeyleri sevmem.
Du wusstest, warum ich das tun muss.
Sen her zaman bunu niye yapmam gerektiğini anladın.
Es ist etwas, was ich einfach tun muss.
Ama yapmam gereken bir sey.
Es gibt einige Dinge, die dein Hund einfach tun muss.
Bu yüzden köpeğiniz için yapmanız gereken bazı şeyler var.
Dass Luke weiß, was er im Notfall tun muss.
Bakalım Luke acil durum hâlinde ne yapması gerektiğini biliyor mu?
Rückerstattungen werden bedingungslos angeboten, und alles, was der Benutzer tun muss, ist die leeren Flaschen zurückschicken.
İadeler koşulsuz sunulmaktadır ve kullanıcının yapması gereken tüm boş şişeleri geri yollamak.
Ich erkenne an, dass ich… nichts tun muss, um geliebt zu werden… und glücklich zu sein.
Sevilmek ve mutlu olmak için kabul ediyorum. hiçbir şey… yapmak zorunda olmadığımı.
Ich wusste, dass ich etwas Dramatisches tun muss, um Aufmerksamkeit zu erregen.
Depodan sonra ilgini çekebilmek için çarpıcı bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum.
Was ich jetzt tun muss.
Benim şimdi yapmam gereken de… Mükemmel lokanta!
Was man tun muss, ist… -Fragte… fragte, sehr gut.
Sordum. Çünkü tek yapmanız gereken… Harika.
Ein guter Babysitter weiß, was er im Notfall tun muss.
Deneyimli çocuk bakıcısı olası bir acil durumda ne yapması gerektiğini bilir.
Sonuçlar: 179, Zaman: 0.0419

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce