YOKTU - Yunan'ya çeviri

δεν είχε
yok
var
hiç
yok benim
sahip değilim
olmadığını
daha
bir
pek
hakkım yok
δεν υπήρχε
ben yokum
var olamam
var değilim
έλειπε
özlüyor
yoktum
seni
καθόλου
hiç
yok
değil
bile
de
kesinlikle
pek
hayır
katiyen
zerre kadar
δεν είχα
yok
var
hiç
yok benim
sahip değilim
olmadığını
daha
bir
pek
hakkım yok
δεν υπήρχαν
ben yokum
var olamam
var değilim
δεν είχαμε
yok
var
hiç
yok benim
sahip değilim
olmadığını
daha
bir
pek
hakkım yok
δεν είχαν
yok
var
hiç
yok benim
sahip değilim
olmadığını
daha
bir
pek
hakkım yok
δεν υπάρχει
ben yokum
var olamam
var değilim
δεν υπήρξε
ben yokum
var olamam
var değilim

Yoktu Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Ama buranın 1600 kilometre civarında bir fırtına yoktu dün gece.
Αλλά δεν υπήρξε καταιγίδα σε απόσταση 1600 χλμ από'δω, χτες βράδυ.
Çünkü ekipte onun rütbesinde biri yoktu.
Γιατί μας έλειπε κάποιος με τον βαθμό του, στην Ομάδα Κρούσης.
Görüntüye baktılar, cam gibi tertemizdi, çizgiler yoktu.
Οπότε το κοίταξαν, ήταν πολύ καθαρή εικόνα χωρίς καθόλου γραμμές.
Buraya gelip Powellı ziyaret etmesi için resmi bir talep yoktu.
Δεν υπήρξε επίσημο αίτημα να έρθει εδώ και να επισκεφθεί τον Πάουελ.
Duvarın alçısına katılmış deniz kabukları vardı. Klima yoktu, tavan pervanesi vardı.
Υπήρχαν κοχύλια ενσωματωμένα στο γύψο των τοίχων… καθόλου κλιματισμός, μόνο ανεμιστήρες οροφής.
Kendime geldiğimde araba hurda olmuştu ve kocam da yoktu.
Το αμάξι μου, σαραβάλιασε, ο άντρας μου, έλειπε.
Bulduğunuz mücevher o hırsızlıklara bağlanana kadar hiçbir ipucu yoktu.
Καθόλου στοιχεία, μέχρι που συν- δέσατε τα κοσμήματα με αυτές.
Keithin eşyaları salondaydı ama o yoktu.
Ο εξοπλισμός του Κιθ ήταν στο σαλόνι, αλλά εκείνος έλειπε.
Oyuncak askerler, hiçbir oyuncak yoktu.
Χωρίς στρατιωτάκια, καθόλου παιχνίδια.
Bu sabah kitabı almak için, delil odasına gittiğimde, kitap yoktu.
Μόλις πήγα στο δωμάτιο των στοιχείων το πρωί για να ψάξω για την ατζέντα, έλειπε.
Sonuç olarak ritimleri vardı, müzikleri vardı ama çekiçleri yoktu.
Είχαν λοιπόν πολύ μουσική, μα δεν είχαν καθόλου σφυριά η ακόντια.
Çatışma yoktu, hiçbir şey yoktu..
Δεν υπήρξαν μάχες, τίποτα.
Yeterli delil yoktu bu nedenle ülkemizdeki o kişi masum.
Δεν υπήρξαν επαρκείς αποδείξεις και ως εκ τούτου, στη χώρα μας, ένα άτομο είναι αθώο.
Başka seçenek yoktu. Gittiği yere kadar savaşmalıydık.
Δεν έχουμε άλλη λύση, πρέπει να πολεμήσουμε μέχρι τέλους".
Pardon, on binliğin yoktu, değil mi?
Ω, αλλά δεν έχεις 10 χιλιάρικα, σωστά;?
Açmaya çalistim ama pompa yoktu ve her yere su dökülüyordu.
Προσπάθησα να την ξεβουλώσω αλλά δεν είχες βεντούζα και πεταγόταν παντού νερό.
Avrupada yoktu böyle bir şey, artık oldu.
Δεν έχουμε κάτι ανάλογο στην Ευρώπη σήμερα, και αυτό συμβαίνει.
Ziliniz yoktu, ben de içeri gireyim dedim.
Δεν έχεις κουδούνι, οπότε… Μπήκα μόνος μου.
Başka seçeneğimiz yoktu, tamam mı?
Δεν έχουμε επιλογή, εντάξει;?
Gücüm yoktu. Vücudum yoktu.
Δεν έχω τη δύναμη ή το σώμα,
Sonuçlar: 10708, Zaman: 0.0824

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Yunan