Examples of using Beggar in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
And every beggar.
You look a beggar.
I am the king beggar!
Where will I find a beggar in London?
Londrada dilenciyi nereden bulacağım?I gave the beggar all the money I had on me.
Üzerimde bulunan tüm parayı dilenciye verdim.The beggar never asks money!
Dilenciler asla bir şey satmaz!She turned the beggar away.
Dilenciyi geri çevirmiş.He looks like a beggar. Not so loud.
Ses çıkarma. Dilenciye benziyor.You stop caring. And you stop seeing the beggar.
Dilenciyi fark etmeyi bırakıyorsun, umursamayı bırakıyorsun.But also the townsman, the peasant, and the beggar.
Şehirliler de, köylüler de, dilenciler de.Not so loud. He looks like a beggar.
Ses çıkarma. Dilenciye benziyor.You thought that beggar in Damascus was a barrister.
Damascustaki o dilenciyi dava vekili sanmıştın.There's a beggar on every street corner.
Her köşede dilenciler var.He looks like a beggar asking for food.
Aç bir dilenciye benziyor.They say he cured the beggar.
Dilenciyi iyileştirdiğini söylüyorlar.Thieve…- Thief and beggar.
Hırsızlar ve dilenciler.For his daughter. No lord chooses a beggar.
Hiçbir Efendi kızını bir dilenciye vermez.For my father, I will play the beggar.
Babam için dilenciyi oynayacağım.Thief and beggar♪.
Hırsızlar ve dilenciler.So you have only dreamed about that beggar.
Yani sen sadece o dilenciyi hayal ettin.
