CAPABILITIES in Turkish translation

[ˌkeipə'bilitiz]
[ˌkeipə'bilitiz]
yetenekleri
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kapasitesi
capacity
capability
capacitance
özellikleri
feature
property
trait
quality
attribute
characteristics
spec
becerileri
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
kabiliyeti
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair
yeteneklerini
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
yeteneklerine
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
yeteneklerinin
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kapasitemizi
capacity
capability
capacitance
kapasitesini
capacity
capability
capacitance
kapasitesine
capacity
capability
capacitance
özelliklerine
feature
property
trait
quality
attribute
characteristics
spec
becerilerine
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
becerilerini
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
özellikler
feature
property
trait
quality
attribute
characteristics
spec
özelliği
feature
property
trait
quality
attribute
characteristics
spec
becerilerinin
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
kabiliyetimiz
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair

Examples of using Capabilities in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Each child has unique skills, capabilities and dreams.
Her çocuğun kendine özgü yetenekleri, kapasitesi ve hayalleri vardır.
Truth is, we didn't fully understand the Brain's capabilities.
Gerçek şu ki biz henüz beynin kapasitesini tam olarak anlamış değiliz.
Oh, shit. This recording has limited interactive capabilities.
Ha siktir! Bu mesajın kısıtlı interaktif kapasitesi var.
Yes. However, Mr Neelix's vessel has extremely limited combat capabilities.
Oldukça az savaş kapasitesine sahip. Ancak Bay Neelixin gemisi Evet.
She discovered that she possessed extraordinary defensive capabilities, After the attack.
Saldırıdan sonra olağanüstü savunma becerilerine… sahip olduğunu keşfetti.
I'm well aware of Captain Wallace's capabilities.
Ben Yüzbaşı Wallaceın yeteneklerinin farkındayım.
And the Russians, they hesitated to provide the Egyptians deep bombing capabilities.
Ruslar, Mısırlılara bu bombalama kapasitesini vermede tereddüt etti.
Yes, he can. He's been developing a ship that has advanced warp capabilities.
Evet yakalayabilir. Gemisinin Warp kapasitesi yükseltilmiş.
New capabilities include enhanced supersonic speed-
Yeni özellikler arasında gelişmiş ses hızını aşma
The computer has no tracking capabilities.
Bilgisayarın iz sürme kapasitesi yok.
Which, of the two, is the only one that has infrared capabilities.
O da kızılötesi özelliği olan iki taneden biriydi.
We need Gideon's medical capabilities to extract the bullet and repair any internal damage.
Kurşunu çıkarmak ve iç organlardaki hasarı onarmak için Gideonın tıbbi becerilerine ihtiyacımız var.
We have no offensive capabilities, nothing to signal strength.
Hiç savunma kabiliyetimiz yok, güç belirtecek bir şeyimiz de yok.
It is curious Harrison would commandeer a jump ship without warp capabilities.
Harrisonın warp özelliği olmayan bir gemiyi kumanda etmesi merak uyandırıcı.
We now have no nuclear launch capabilities.
Şu anda nükleer füze fırlatma kabiliyetimiz yok.
biological and chemical(NBC) protection capabilities.
kimyasal saldırılara karşı korunma özelliği vardır.
We now have no nuclear launch capabilities.
Artık nükleer fırlatma kabiliyetimiz yok.
The phone has a few organizer capabilities.
Telefonun birkaç ajanda özelliği vardır.
We now have no nuclear launch capabilities.
Artık nükleer füze fırlatma kabiliyetimiz kalmadı.
That I was a small-minded, old-fashioned, jealous sort of person who could underestimate the capabilities of the woman he loves.
Benim dar kafalı, geri kafalı ve sevdiği kadının yetenekleri hafife alabilecek kadar da kıskanç biri olmam.
Results: 352, Time: 0.1398

Top dictionary queries

English - Turkish