EARLY IN THE MORNING in Turkish translation

• sabah erkenden
• sabah erken
• sabah sabah
• sabahleyin erken
• sabahın erken saatlerinde
• sabahleyin erkenden
• sabahları erken
• sabahları erkenden
• sabah erken saatlerde
• sabah erken saatte
• sabahın erken
• sabahın erken saatleri

Examples of using Early in the morning in English and their translations into Turkish

Mary hates getting up early in the morning.
Mary sabahleyin erken kalkmaktan nefret eder.

And we sat in McDonald's, early in the morning.
Sabahın erken saatlerinde McDonaldsta oturduk.

You have to get up pretty early in the morning to fool my optical subroutines.
Görsel alt rutinimi aldatmak için sabahleyin erkenden kalkmalısınız.

I'm leaving early in the morning, so I shan't see you again.
Yani seni tekrar göremeyeceğim. Sabah erken gideceğim.

Jerry, I'm sure I have seen men on the street early in the morning.
Jerry, sabah erken saatlerde sokaklarda erkek gördüğüme eminim.

You're the only person I know that likes getting up early in the morning.
Sen sabahleyin erken kalkmayı seven tanıdığım tek kişisin.

He gets up early in the morning and he sues people.
Sabahları erkenden kalkıyor ve insanlara dava açıyor.

Walk around and talk to myself. I- I like to get up early in the morning.
Sabahları erken kalkıp etrafta dolaşmayı ve kendi kendime konuşmayı severim.

Captain Meng, our Commander left with the troops early in the morning.
Yüzbaşı Meng… Komutanımız sabahın erken saatlerinde birliklerle beraber ayrıldı.

As always, he got up early in the morning and went jogging.
O her zaman olduğu gibi sabahleyin erkenden kalkıp jogginge gitti.

Like now, reading the paper early in the morning.
Şu anki gibi, sabah erken saatte gazete okumak.

I have got a conference call with Tokyo early in the morning.
Yarın sabah erken saatlerde Tokyo ile görüşmem var.

Tom usually gets up early in the morning.
Tom genellikle sabahleyin erken kalkar.

Twice a week, I picked him up in a station car, early in the morning.
Haftada iki kere, sabahın erken saatlerinde onu arabayla alıyordum.

Mother always gets up early in the morning.
Anne her zaman sabahları erken kalkar.

Early in the morning, I'm woken by someone calling me in a firm voice.
Veren sesiyle beni çağırıp uyandırıyor. Sabahleyin erkenden, birisi emir.

He called me early in the morning and asked to meet.
Sabah erken saatte arayıp görüşmek istediğini söyledi.

Especially early in the morning.
Özellikle de sabahın erken saatlerinde.

Early in the morning, my father fell into the sludge.
Babam sabah erken saatlerde çamurun içine düştü.

It's good to get up early in the morning.
Sabahleyin erken kalkmak iyidir.