MORNING in Turkish translation

['mɔːniŋ]
['mɔːniŋ]
sabah
morning
a.m.
early
günaydın
good morning
morning
bonjour
sabahları
in the morning
sabahleyin
in the morning
earlier
sabahı
morning
a.m.
early
sabahın
morning
a.m.
early
sabahki
morning
a.m.
early
günaydınlar
good morning
morning
bonjour

Examples of using Morning in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Morning.- Sorry I'm late.
Üzgünüm, geciktim.- Günaydınlar.
Sorry I'm late.- Morning.
Üzgünüm, geciktim.- Günaydınlar.
Morning, sunshine. Get another offer from Gun Fun Monthly, did you?
Gun Fun Monthly dergisinden yine teklif mi geldi? Günaydınlar, günışığım?
Last time I saw him… was yesterday morning when he was leaving for work.
Onu son gördüğüm zaman dün sabahtı. İşe gitmek için evden çıkmıştı.
The morning gets upset with me.
O sabahım altüst oldu.
Morning is their time appointed: Is not the morning nigh?
Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?
My morning and my evening star of love!
Sabahım ve ey akşam yıldızı aşkım!
Shuri has been kidnapped in the morning and now it is evening.
Shurti kaçırıldığında sabahtı, şu anda ise akşam.
It seems like years since Sunday morning.
Pazar sabahından beri yıllar geçmiş gibi görünüyor.
This morning, I.
Bu sabahsa, ben.
Mom, I was in the middle of my morning rounds.
Anne, sabahım yaylım ateşi ortasındaydı.
We must finish everything before Tuesday morning.
Salı sabahından önce her şeyi bitirmelisin.
I have been trying all morning to capture the essence of this beautiful place.
Bütün sabahtır bu güzel yerin özünü yakalamaya çalışıyorum.
He was sending me an original poem that he had composed after our Tuesday morning together.
Birlikte geçirdiğimiz salı sabahından sonra yazdığı orijinal şiiri gönderiyordu.
I have been waiting all morning for someone to do that.
Bütün sabahtır birisinin onu yapması için bekliyorum.
I have been waiting all morning for somebody to do that.
Bütün sabahtır birinin onu yapması için bekliyorum.
Fishlegs, I haven't seen you this excited since Snoggletog morning when we were seven.
Fishlegs, yedi yaşımızda geçirdiğimiz Snoggletog sabahından beri seni bu kadar heyecanlı görmemiştim.
I blew up my morning to be here and look, she's not.
Buraya yetişeyim diye tüm sabahım mahvoldu. İşe bak, kadın gelmemiş.
And I intend to finish this before Christmas morning.
Noel sabahından önce bu işi bitirmek istiyorum.
I intend to finish this before Christmas morning.
Noel sabahından önce bu işi bitirmek istiyorum.
Results: 74189, Time: 0.068

Top dictionary queries

English - Turkish