EXCHANGING in Turkish translation

• değiştirerek
• alışverişi
• karşılıklı
• değişimi
• takas
• değiştirme
• karşılığı

Examples of using Exchanging in English and their translations into Turkish

Exchanging gifts, candy,
Birbirlerine; hediyeler şekerler,

Exchanging my brother with me.
Kardeşimin yerine beni getirmek.

Exchanging recipes with Mummo.
Mummoyla yemek tarifleri paylaşacağız.

Just, uh, exchanging baby pics on the phone.
Telefondaki bebek fotoğraflarını değiş tokuş ediyorduk sadece.

Exchanging body fluids.
Vücut sıvısı takas ediyoruz.

When we first met, we pretended to be spies, exchanging secrets at the museum.
Tanıştığımızda casuslar gibi davranırdık. Sırlarımızı değiş tokuş ederdik müzede.

Prince of Wales and Bismarck exchanging fire.
Prince of Wales'' ve'' Bismarck'' birbirlerine ateş ediyorlar.

We weren't exactly exchanging Christmas cards.
Biz pek de Noel kartları gönderenlerden değildik.

The Soviets may speed up exchanging POWs to reinforce their army.
Sovyetler ordularını takviye etmek için savaş esirlerinin takasını hızlandırabilir.

I even heard of pals exchanging amusing stories with each other.
Dostların birbiriyle keyifli hikayeler paylaştığını bile duydum.

Exchanging a human for our benefit?
Kendi çıkarlarımız için bir insanı takas etmek?

Just, uh, exchanging baby pics on the phone. ah, nothing.
Hiçbir şeye. Telefondaki bebek fotoğraflarını değiş tokuş ediyorduk sadece.

Standing there, exchanging glances.
Orada durup bakışlarını değiş tokuş ediyor.

If Droser's theory is right, this wormlike creature produced offspring by exchanging genetic material with other individuals.
Droserin teorisi doğruysa bu solucan benzeri canlılar genetik maddelerini diğer bireylerle değiştirerek yavrular.

He urged local authorities in Shkodra to co-operate with the Montenegrin authorities in exchanging intelligence and creating new areas for inter-regional co-operation.
Berişa, Şkodranın yerel makamlarını bilgi alışverişi ve bölgeler arası işbirliği için yeni alanlar yaratmada Karadağ makamlarıyla işbirliği yapmaya çağırdı.

Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone.
İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.

In this way, my first quarter at high school passed by while exchanging mail with Mikako.
Böyle böyle, Mikakoyla karşılıklı mesajlaşarak lise hayatımın dörtte biri geçti gitti.

medium sized companies and the creation of a knowledge economy, serves as a valuable opportunity for exchanging experiences.
bir bilgi ekonomisi yaratılmasının ele alındığı forum deneyim alışverişi için değerli bir fırsat sağlıyor.

This year, instead of exchanging gifts, I told him it would be nice if we could spend a romantic day together.
Bu sene karşılıklı hediye vermek yerine beraber romantik bir gün geçirebileceğimizi söyledim.

And the female identity crisis, what do you do? After you have gotten marriage contracts, role exchanging.
Evlilik sözleşmeleri yapıldıktan sonraki rol değişimi, ve kadının kimlik krizi, ne olmasını bekliyorsunuz?