Examples of using Excitable in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
They're new and… excitable.
You're too excitable, Mr. Borans.
Çok telaşlanıyorsunuz, Bay Borans.Exposure to excitable chemical fumes, I imagine.
Heyecanli kimyasal tütsülere maruz kaldiginiz için sanirim.It doesn't matter. He's very excitable.
Çok çabuk tahrik oluyor baksana. Fark etmez.She can be very excitable.
Çok kolay heyecanlanabiliyor.Oh, well, the Queen is very excitable.
Evet, Kraliçe çok kolay heyecanlanır.Little girls- so excitable.
Küçük kızlar çok telaşlı oluyor.Lady Bevell is a bit… excitable.
Bayan Bevell biraz kolay heyecanlanır.Like I said, excitable.
Dediğim gibi kolay heyecanlanır.She got a bit… excitable.
Not too excitable, I hope.
Umarım fazla heyecanlanmamıştır.Sometimes maybe I get a little excitable and I might rattle off a list of grievances,
In the meantime, I just need you to sit tight and not get too excitable, okay?
Maybe I was a little excitable but I didn't wanna get bruised up before my big karate practice.
Belki biraz kolay kızıyordum fakat büyük karate idmanımdan evvel bir yerim morarsın istemiyordum.In non-excitable cells, and in excitable cells in their baseline states,
Uyarılamayan hücrelerde ve uyarılabilen hücrelerin temel durumlarında,Hille, B. Ionic Channel of Excitable Membranes Sinauer Associates,
Hille, B. İyonik Kanal Uyarılabilir Membranlar Sinauer Associates,However, the main excitable cell is the neuron, which also has the simplest mechanism for the action potential.
Bununla birlikte ana tetikleyici hücre sinir hücresidir ve aksiyon potansiyeli için en basit mekanizmaya sahiptir.longer getting any input, they become hyperactive and excitable, and they start to fire spontaneously.
hiçbir sinyal almadığı için, hiperaktif ve kolayca uyarılır hale geliyorlar. Ve birdenbire ateşlemeye başlıyorlar.Busy. Excitable.
He's very excitable.
