FENCING in Turkish translation

['fensiŋ]
['fensiŋ]
eskrim
fence
çit
fence
hedge
çalıntı
hot
fence
stolen
çitlerin
fence
hedge
eskrimden
fence
eskrime
fence
eskrimin
fence

Examples of using Fencing in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I want to quit fencing.
Eskrimi bırakmak istiyorum.
He's got neodymium laser fencing surrounding the property.
Mülkü çevreleyen neodimiyum lazerli çiti var.
With this victory, Osiier became the Olympics' first woman fencing champion.
Osiier bu başarısıyla İlk Kadın Olimpiyat Şampiyonu Eskrimci unvanını kazandı.
Nobody cares about your fencing club.
Kimse senin eskrimini umursamıyor.
We're good at badminton, fencing, stuff like… I don't know.
Ama badmintonda iyiyizdir, eskrimde ve diğer bilmiyorum.
There's always fencing if you wanna make it a triathlon. Like a billionaire's biathlon.
Milyarderin biatlonu. Triatlon olsun istersen eskrimi de kat.
Electrified fencing all around it.
Elektrikli çit ile çevrili.
University fencing champion.
Üniversite eskirim sampiyonasında.
My fencing teacher taught it to me.
Benim eskirim hocamdan benim öğrendiğim bişey.
I didn't know it was a fencing operation!
Bunun bir kaçakçılık operasyonu olduğunu nereden bilebilirdim. İnan bana!
It's more like a fencing move.
Bu bir eskrim hareketi değil.
Fencing the stones is impossible.
Taşları satmaları imkansız.
Never been busted for fencing but was arrested for an arms trade a few years back.
Kaçakçılık için hiç yakalanmamış ama birkaç yıl önce silah ticareti için tutuklanmış.
Even a fencing instructor like me isn't convinced.
Benim gibi bir kılıç eğitmenini bile buna inandıramadılar.
I'm the Shogun's fencing instructor.
Shogunun kılıç eğitmeniyim.
Prince, let me give you a fencing lesson.
Prensim, size bir kılıç dersi vermeme müsade edin.
You know that there's a new fencing coach?
Yeni bir eskrim hocası gelmiş haberin var mı?
Your fencing expertise will bring popularity to the school.
Kendo uzmanlığın, okula popülarite getirecek.
We don't need a fencing lecture.
Biz, kendo dersine ihtiyacımız yok.
It was more like a musical fencing match.
Daha çok müzikal bir eskrim maçı gibiydi.
Results: 420, Time: 0.0567

Top dictionary queries

English - Turkish