I'M ALREADY in Turkish translation

[aim ɔːl'redi]
[aim ɔːl'redi]
ben zaten
i already
i have
i am
anyway i
besides , i
çoktan
very
is
so
am so
too
lot
really
much
pretty
oldum bile
even being
çok
very
is
so
am so
too
lot
really
much
pretty
benim zaten
i already
i have
i am
anyway i
besides , i
oldu bile
even being
oradayım zaten

Examples of using I'm already in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
It is possible. I'm already at 20.
Çoktan 20 oldu bile. Mümkün.
I'm already on a team. Sorry.
Benim zaten bir takımım var.- Üzgünüm.
Too late, I'm already dumb.
Oldum bile. -Çok geç.
Listen, I'm already in the city, so I will see you there?
Dinle, ben zaten şehirdeyim yani seninle orada görüşür müyüz?
Lacey, as your therapist, I'm already breaking rules left and right.
Lacey terapistin olarak çoktan kuralları bozdum.
I'm already late… next time.
Çok geç kaldım… başka zaman.
I'm already in the hot seat with Blair.
Blair ile birlikte ateşten koltuk benim zaten.
What is going on? I'm already on it.
Nedir bu?- Oldu bile.
Hurrah, The Circle! I think I'm already drunk!
Sarhoş oldum bile. Yaşasın The Circle!
There's no need for excuses now, I'm already done threading the first film.
Şu anda mazaret bulmaya gerek yok ben zaten ilk filmi oynatmaya hazırladım.
I'm already responding to the backup call on Berkeley Place.
Berkeley mahallesinden gelen destek çağrısına çoktan cevap verdim.
I'm already late for my lunch.
Öğle yemeğime çok geç kaldım.
I remember that. I'm already regretting not slapping you harder.
Daha sert tokatlamadığıma pişman oldum bile.
We're already under attack, and I'm already on the outside.
Zaten saldırı altındayız, ve ben zaten dışarıdayım.
Sorry, I'm already late.
Kusura bakma, çoktan geç kaldım.
Litsten. I have to go. I'm already late.
Her neyse gitmem gerek, çok geç kaldım.
They think they know the score but I'm already at your door.
Sonucu bildiğini söylüyorlar ama ben zaten kapıdayım.
I'm already sorry. yep.
Evet. Pişman oldum bile.
No, I'm already late for work. Ask him now.
Sor ona. Olmaz, işe çoktan geç kaldım.
I can't dude, I'm already addicted.
Yapamam kanka, bağımlı oldum bile.
Results: 442, Time: 0.0564

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish