PROBLEM-SOLVING in Turkish translation

problem çözme
problem solving
problem-solving
sorun çözme

Examples of using Problem-solving in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Problem-solving, memory, logical thought and mental agility. Professor Kern developed theories covering areas of creative thinking.
Mantıksal düşünme ve zeka kıvraklığı alanlarını kapsayan… teoriler ve uygulamalar geliştirdi. Profesör Kern, yaratıcı düşünme, problem çözme, hafıza.
drive a car, planning and problem-solving.
planlama ve problem çözme yetenekleriniz ile… zaman ve mekân kavramınız kaybolacak.
space. finances, drive a car… planning and problem-solving.
araba sürme, planlama ve problem çözme yetenekleriniz ile… zaman ve mekân kavramınız kaybolacak.
A knowledge-driven DSS provides specialized problem-solving expertise stored as facts, rules, procedures, or in similar structures.
Bilgi temelli KDS, olgular, kurallar, prosedürler veya benzer yapılar olarak saklanan özel problem çözme uzmanlığı sağlar.
I will have you know that I view that as a tool in my problem-solving, not a liability.
Bunu sorun çözmede bir alet olarak kullanıyorum, yük olarak değil.
Our society values alert, problem-solving consciousness and it devalues all other states of consciousness.
Bizim toplumumuz uyanık, problem çözen bilince değer veriyor… ve diğer tüm bilinç hâllerini değersiz buluyor.
But I need to know that Cal is going to be safe. I love your problem-solving mind.
Sorun çözücü aklını… seviyorum ama Calın güvende olacağını bilmem lazım.
I love your problem-solving mind, but I need to know that Cal is going to be safe.
Sorun çözücü aklını… seviyorum ama Calın güvende olacağını bilmem lazım.
So I looked at games like World of Warcraft, which is really the ideal collaborative problem-solving environment.
Bu yüzden, World of Warcraft gibi oyunlara baktım, gerçekten ideal bir ortak sorun çözme ortamı.
But the way we solve them is with humility-- to abandon the God complex and to actually use a problem-solving technique that works.
Ama yolu, onları alçak gönüllülükle çözmek olmalı- Tanrı kompleksinden vazgeçmek ve aslında işleyen bir sorun çözme tekniği kullanmak.
At someone else's expense. Yeah, I had to do a little creative problem-solving.
Başka birinin zararına olacak şekilde yaratıcı çözüm getirmem… gereken bir sorunu hâllettim.
century requires critical thinking, creativity, problem-solving skills, enterpreneurship and use of new technologies," the OSCE said in a report outlining the educational reform strategy."More attention needs to be paid to the acquisition of the skills and values that the modern university graduate requires and expects to receive.
yaratıcılık, problem çözme becerileri, girişimcilik ve yeni teknolojilerin kullanımını gerekli kılmaktadır,'' diyerek şöyle devam ediyor:'' Çağdaş üniversite mezununun gerek duyduğu ve almayı beklediği beceri ve değerlerin edinilmesine daha fazla özen gösterilmelidir.
Problem-solving work.
Problem çözme işi.
I do not lack problem-solving skills.
Problem çözme becerim eksik değil ki.
It says I lack problem-solving skills.
Problem çözme becerisi eksik yazıyor.
Problem-solving, cognitive restructuring. better communication.
Problem çözme, daha iyi iletişim, bilişsel terapi.
Problem-solving. And there's something else.
Bir şey daha var. Problem çözme.
I pride myself on my problem-solving abilities.
Sorun çözme yeteneklerim için kendimle gurur duyuyorum.
I wrote seven pages on your problem-solving skills.
Problem çözme kabiliyetinle ilgili yedi sayfa yazı yazdım.
We are an intelligent species with advanced problem-solving capabilities.
Bizler problem çözme yeteneğine sahip zeki türleriz.
Results: 114, Time: 0.0437

Top dictionary queries

English - Turkish