PROFANITY in Turkish translation

[prə'fæniti]
[prə'fæniti]
küfür
curse
blasphemy
profanity
swearing
cussing
disbelief
cuss
in unbelief
blasphemous
blasphemed
ağzı bozukluk
ağzını bozdu
küfrü
curse
blasphemy
profanity
swearing
cussing
disbelief
cuss
in unbelief
blasphemous
blasphemed
küfre
curse
blasphemy
profanity
swearing
cussing
disbelief
cuss
in unbelief
blasphemous
blasphemed
küfretmek
curse
swearing
profanity
saygısızlık
respect
respectful
reverence
regard

Examples of using Profanity in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
With the accusations, the profanity, the abuse. The letter.
Suçlamalarla, küfürlerle, istismarla dolu olan mektup işte.
What sort of profanity?
Nasıl küfürler?
Got to have the right bridgework to speak this profanity.
Bu küfürlü sözleri konuşabilmek için aracı gerek.
The profanity is another issue.
Ağzının bozuk olması da bir sorun tabi.
I'm not that familiar with British profanity, but.
İngiliz küfrüne aşina değilim, ama.
Intimidation and profanity.
Tehdit ve ağız bozukluğu.
Don't be profane and don't listen to profanity.
Ağzını bozma ve küfürlere kulaklarını tıka.
And profanity… It's filled with teenaged rebellion Used to be banned in some high schools.
Ne de olsa içi gençlerin isyanıyla ve küfürlerle dolu.
And when I did, the profanity made me cry.
Ve dinlediğimde ise, küfürler beni ağlattı.
I'm sorry for my profanity.
Kabalığım için özür dilerim.
Profanity can be tolerated.
Hakarete tahammül edebilirim.
Please don't use any more profanity.
Lütfen bir daha küfürlü konuşma.
Where divinity and profanity meet. You're about to reach a turning point.
Kutsallık ve aşağılığın buluştuğu dönüm noktasına ulaşmak üzeresiniz.
With profanity on the first line.
İlk satırdaki küfürle birlikte.
It's filled with sex and profanity.
Seks ve küfürle dolu.
Unfortunately, this call will be terminated due to user profanity.
Ne yazık ki, bu çağrı kullanıcının küfür etmesi sebebiyle sonlanacaktır.
Poverty and profanity.
Yoksulluk ve saygısızlıkda.
Excuse me, 8612? Did you use profanity?
Anlayamadım, 8612? Küfür mü ettin?
It's filled with sex and profanity.
Bu seks ve küfürle dolu.
Or the profanity they couldn't get used to. I don't know if it was the screaming.
Çığlık attığını bilmiyorum ya da alışık olamadıkları bir küfür.
Results: 67, Time: 0.0566

Top dictionary queries

English - Turkish