RAZOR-SHARP in Turkish translation

keskin
sharp
keen
pungent
acute
tangy
snipers
chiseled
acrid
blunt
bladed
jilet gibi
sharp
like razor blades

Examples of using Razor-sharp in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Shallow and razor-sharp, this coral reef creates one of the most powerful waves on the planet, legendary for its reward
Sığ ve jilet gibi keskin bu mercan kayalıkları dünya üzerindeki en güçlü dalgalardan bir tanesini oluşturuyor… ödülü
Before my cassowary's razor-sharp talons rend you asunder. And I suggest you do it quickly.
Cassowarymin jilet gibi keskin pençeleri seni parçalara ayırmadan… acele etmeni öneririm.
It's a maze down there, not to mention razor-sharp rocks and steep dropoffs.
Orası bir labirent gibidir. Jilet gibi keskin kayalar ve dik yamaçlardan bahsetmiyorum bile.
And sticky, caustic mud. It's a three-mile march over razor-sharp flakes of soda.
Yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüştür. Bu, jilet kadar keskin soda taneleri ve yapışkan kostik çamur üzerinde.
And sticky, caustic mud… a life-threatening trial, especially for the youngest chicks. It's a three-mile march over razor-sharp flakes of soda.
Yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüştür. Bu, jilet kadar keskin soda taneleri ve yapışkan kostik çamur üzerinde.
It's a three-mile march over razor-sharp flakes of soda
Yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüştür. Bu, jilet kadar keskin soda taneleri
Especially for the youngest chicks. It's a three-mile march over razor-sharp flakes of soda
Yaklaşık 5 kilometrelik bir yürüyüştür. Bu, jilet kadar keskin soda taneleri
She seeks out powerful men who become helpless against her magic, then feeds on their testosterone with her razor-sharp tongue.
Büyüsüne karşı çaresiz duruma düşecek erkekleri arar ve ustura diliyle onların testosteronlarından beslenir.
And what you should know about African penguins is that they have razor-sharp beaks.
Afrika penguenleri hakkında bilmeniz gereken bir şey var ki o da jilet gibi keskin gagaları olduğudur.
mouth full of razor-sharp teeth.
bir ağız dolusu jilet gibi keskin diş.
Just a simple matter of finding our way through Emyn Muil an impassable labyrinth of razor-sharp rocks.
Daha Kolay Yollar Varken, Bizi Emyn Muil Yolundan mı Götüreceksin? Uçsuz Bucaksız Labirentler, Jilet Gibi Keskin Kayalar.
All I can remember after that are hundreds of those… tiny, razor-sharp claws and teeth!
Ondan sonra hatırladığım tek şey, yüzlerce… ufacık, jilet gibi keskin tırmıklar ve dişler!
And to all those naysayers out there who say,"That's illegal. You can't strike children on their bare buttocks with razor-sharp bamboo sticks.
Bütün'' hayır'' diyenler, size'' bu kanuni değil çocukların çıplak poposuna, jilet gibi keskin… bambu sopa ile vuramazsınız'' diyecekler.
Featuring one articulated razor-sharp killing saw,
Tek eklemli, jilet gibi keskin öldürücü testereye bir polikarbonat,
the narrator is subject to thirst and starvation, he is swarmed by rats, the razor-sharp pendulum threatens to slice into him and the closing walls are red-hot.
içe doğru kapanan duvarlar ısıdan kızarmış metaldendir ve jilet keskinliğindeki sarkaç anlatıcıyı yaralamak üzeredir.
RaZor-sharp.
Jilet gibi keskin.
Razor-sharp wit.
Jilet gibi keskin zekalı.
Razor-sharp and boiling-hot.
Çok keskin ve çok sıcak.
And still remain razor-sharp.
Ve hala çok keskin durumda.
And still remain razor-sharp.
Ve hâlâ jilet gibi keskin.
Results: 147, Time: 0.0437

Top dictionary queries

English - Turkish