SOLVES EVERYTHING in Turkish translation

[sɒlvz 'evriθiŋ]
[sɒlvz 'evriθiŋ]
herşeyi çözecekmiş gibi
bir şeyleri çözermiş gibi

Examples of using Solves everything in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You think money solves everything, you drunken nitwit?
İçki içtikten sonra paranın her şeyi halledeceğini mi sandın sersem?
This solves everything.
Bu her şeyi çözüyor.
He says, for orcs, war solves everything.
Orklara göre savaşın her şeyi çözdüğünü söylüyor.
That solves everything.
Her şeyi çözer bu.
You drunken nitwit? You think money solves everything.
İçki içtikten sonra… paranın her şeyi halledeceğini mi sandın sersem?
Like this solves everything.
Bu herşeyi çözÜyor di mi?
He solves everything.
O her şeyi çözerdi.
You once told me that winning solves everything.
Bana bir keresinde kazanmanın her şeyi çözdüğünü söylemiştin.
God, well, that solves everything, actually.
Tanrım, bu aslında her şeyi çözümler.
Everything's a meeting. A meeting solves everything.
Toplantı her şeyi çözer.
Yeah, so try to kill us both. That solves everything.
Evet, ikimizi de öldürmeye çalışman her şeyi çözdü tabii.
Non-drinkers think not drinking solves everything.
İçki içmeyenlere sorsan içkiyi bırakmakla her şey çözülür.
Non-drinkers think not drinking solves everything.
Alkolik olmayanlar içmemenin herşeyi çözüceğini düşünürler.
Americans, you think money solves everything.
Siz Amerikalılar… para her şeyi çözüyor sanıyorsunuz.
You think money solves everything. Americans.
Siz Amerikalılar… para her şeyi çözüyor sanıyorsunuz.
Look, I would love to tell you that this new information solves everything, but all it really does is place you
Bak, sana söylemek istediğim bu yeni bilgileri her şeyi çözer, ama gerçekten Cannon
Well that solves everything because if the regime is overthrown, Her Majesty's Fusiliers will make a real difference.
Bu her şeyi çözüyor, çünkü rejim yıkıldığında Majestelerinin piyadeleri gerçek bir fark yaratacaklar.
You always think a new boyfriend solves everything, but you always pick losers,
Her zaman yeni bir sevgili herşeyi çözecek sanırsın. ama hep kaybedenleri seçersin,
They're both like cheerleaders with this totally plastic way of life like spinning class solves everything and they're both hot for the same guy.
Tamamen yapay bir hayatIarı oIan amigo kızIarı gibiydiIer… sankispinningdersi her şeyin çözümü… veikiside aynıadamdan hoşIanıyordu.
Solves everything.
Mesele çözüldü.
Results: 472, Time: 0.0424

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish