Examples of using Suffocated in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Harris Waylon Greer suffocated women with plastic bags.
Sami put a bag over Layla's head and suffocated her.
Sami, Leylanın kafasına bir çanta koydu ve onu boğdu.Based on, I think he suffocated her, along with all the other girls I saw.
She suffocated him with a pillow.
O, onu bir yastıkla boğdu.The evidence tells us that Bobby suffocated Eric.
Kanıtlar bize Bobbynin Erici boğduğunu söylüyor.Tom suffocated Mary with a feather pillow.
Tom bir kuş tüyü yastıkla Maryyi boğdu.Some say that he put a pillow over his dad's head… and suffocated him.
Bazıları onun babasının başına yastığı dayadığını,… ve onu boğduğunu söylüyordu.He suffocated her with a pillow.
Onu bir yastıkla boğdu.That Bobby suffocated Eric. The evidence tells us.
Kanıtlar bize Bobbynin Erici boğduğunu söylüyor.I felt so suffocated.
İş beni çok boğdu.Helsinki suffocated Oslo.
Helsinki Osloyu boğdu.Don't you ever feel… suffocated?
Hiç bunaldığını hissetmiyor musun?Before Feinman suffocated him?
Suffocated? Can't breathe!
Bunalırım, nefes alamam!Suffocated, poor kid.
Zavallı delikanlı boğulmuştu.Unless my friend Carrie suffocated him with her boobs.
Arkadaşım Carrie onu göğüsleriyle boğmadıysa.Executives have had him immobilized and suffocated with a pillow.
İş adamları onu etkisiz bırakmış ve bir yastıkla boğmuşlardı.Some of the passengers suffocated.
Yolculardan bazıları boğulmuş.Lucie suffocated?
Lucie… boğulurken?Meeks almost suffocated inside that mat.
Meeks az daha minderin içinde boğuluyormuş.
