Examples of using The blender in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Zehir kadehe ve çırpıcıya, o öldükten sonra kondu.Eddie! I didn't know the blender had that setting!
Blenderin bu ayarı olduğunu bilmiyordum. Eddie!Is that what made the blender noise and the sky turn purple?
The blender exploded.
I suppose I want to show the blender here.
Sanırım size soğuk içkileri karıştırmak için kullandığımız blendırı göstermeliyim.Hal fired up the blender We're being bad.
Hal blenderi çalıştırdı. Yaramazlık yapıyoruz.Is anything else in the blender?
Blenderin içinde başka bir şey var mı?The blender was broken at the diner.
Lokantadaki mikser bozuktu.I have to find that warranty or the blender company wins.
Garanti belgesini bulamazsam blender şirketi kazanacak.Is there anything else in the blender?
Blenderin içinde başka bir şey var mı?Then you returned to the kitchen… switching off the blender.
Sonra da mutfağa geri dönüp blenderi kapattın.Choice number one, you tell Vince you don't want the blender.
Seçenek bir, Vincee blender istemediğini söyle.No, no, no, not the blender!
Hayır, hayır, hayır, mikser olmaz!The blender motor burned out.
Blenderin motoru yandı.Hal fired up the blender We're being bad.
Yaramazlık yapıyoruz. Hal blenderi çalıştırdı.Customer Excuse me, the missus loved the blender motor.
Pardon. Hanımefendi mikser motoruna bayıldı.It's right-- it's right here, Frank. Where's the blender?
Burada, tam burada Frank.- Blender nerede?Eloise put a Hershey bar in the blender, and I drank it.
Eloise blenderin içine bir Hershey çikolatası koymuştu, ben de içmiştim.I thought peppers went in the blender.
Biberlerin blenderle karışacağını sandım.And then his hand went into the blender, and.
Ve elini karıştırıcıya soktu, ve.
