THE TIME IN THE WORLD in Turkish translation

[ðə taim in ðə w3ːld]
[ðə taim in ðə w3ːld]
dünya kadar zamanımız
dünya kadar vaktim
dünyada başka zamanımız
dünya kadar zamanım
dünya kadar vaktin
dünya kadar vaktimiz
dünya kadar vakti
dünya kadar zamanın

Examples of using The time in the world in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
We have all the time in the world.
Dünya kadar vaktimiz var.
You have all the time in the world. What?
Dünya kadar vaktin var Ne?
Prolly thought he had all the time in the world. When the guy who died.
Tamam. Adam dünya kadar vakti olduğunu sanarken öldü.
I got all the time in the world. OK.
Tamam. Dünya kadar zamanım var.
You got all the time in the world.
Dünya kadar zamanın var.
I'm sorry, what I meant was I have all the time in the world!
Üzgünüm, dünya kadar vaktim var demek istemiştim!
But, darling, now we have all the time in the world.
Ama hayatım, artık dünya kadar zamanımız var.
What? You have all the time in the world.
Dünya kadar vaktin var Ne?
We have got all the time in the world, mate.
Dünya kadar vaktimiz var dostum.
I got all the time in the world. OK.
Dünya kadar zamanım var. Tamam.
He's got all the time in the world.
Erkeğin dünya kadar vakti var… ama dişinin yok.
We just need to slow down a bit, we have all the time in the world.
Biraz ağırdan almamız lazım daha dünya kadar zamanımız var.
I know everyone, and I have all the time in the world.
Ben herkesi tanırım ve dünya kadar vaktim var.
Ok. I got all the time in the world.
Dünya kadar zamanım var. Tamam.
I wouldn't worry, we have all the time in the world.
Ben endişelenmiyorum, dünya kadar vaktimiz var.
You have all the time in the world to find happiness.
Mutluluğu bulmak için dünya kadar vaktin var.
Danny will have all the time in the world for the three.
Dannynin üç sayılık için dünya kadar vakti olur.
We have much to do… and all the time in the world to do it.
Yapacak çok işimiz var ve yapmak için de dünya kadar zamanımız.
Hey, for you, friend, I got all the time in the world.
Senin için dostum, dünya kadar vaktim var.
Now I have all the time in the world without enough money to shop.
Şimdiyse dünya kadar zamanım var ama harcayacak yeterli param yok.
Results: 145, Time: 0.0577

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish