Examples of using Time to argue in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Don't worry. I don't have time to argue with you.
Seninle tartışacak zamanım yok. Merak etme.He has a beacon. I don't have time to argue with you.
Seninle tartışacak vaktim yok. Vericisi var.There is no time to argue.
Tartışmak için zamanımız yok.No.- We don't have time to argue.
Tartışacak zaman yok.- Olmaz.No time to argue.
Tartışmak için zaman yok.There's no time to argue.
Tartışacak zamanımız yok.I don't have time to argue. George, listen.
Tartışacak zamanım yok. George, dinle.I don't have time to argue with you. He has a beacon.
Seninle tartışacak vaktim yok. Vericisi var.And we don't have time to argue.
Tartışmak için zamanımız yok.There's no time to argue this!
Bunu tartışacak zaman yok!We don't have time to argue.
Tartışma için zamanımız yok.There's no time to argue.
Tartışmak için zaman yok.George, now, listen. I don't have time to argue.
Tartışacak zamanım yok. George, dinle.No time to argue.
Tartışacak vaktim yok.We don't have time to argue, Bill.
Tartışacak zamanımız yok, Bill.Ok, dude. no time to argue. hey, man.
Tamam Ahbap, tartışmak için zamanımız yok.There's no time to argue about this, Madi.
Bunu tartışacak zaman yok Madi.I haven't got time to argue.
Tartışmak için zaman yok.George, listen. I don't have time to argue.
Tartışacak zamanım yok. George, dinle.We will all die. We don't have time to argue.
Tartışma için zamanımız yok. Hepimiz ölürüz.
