TO PROVE A POINT in Turkish translation

[tə pruːv ə point]
[tə pruːv ə point]
bir noktayı kanıtlamak için
bir konuyu kanıtlamak için
bir konuyu ispatlama

Examples of using To prove a point in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I apologize for the theatrics, but I wanted to prove a point.
Gösteri için beni bağışlayın ama size kanıtlamak istedim.
He's trying to prove a point.
Bir şey kanıtlamaya çalışıyordu.
Thomas Gabriel's the guy who shut down NORAD with a laptop just to prove a point.
Thomas Gabriel, bir konuyu kanıtlamak için sadece bir diz üstü bilgisayarla… Hava Savunma Komutanlığının sistemini çökerten adamdır.
Thomas Gabriel is the guy who shut down NORAD with a laptop, just to prove a point.
Thomas Gabriel, bir konuyu kanıtlamak için sadece bir diz üstü bilgisayarla… Hava Savunma Komutanlığının sistemini çökerten adamdır.
Yeah, the really bad news for you is that I created him, to prove a point.
Evet, senin için, senin için kötü haberim şu ki, onu ben yarattım. Bir konuyu kanıtlamak için.
What reason would they have to do that? A set up, to prove a point, to cover something up, because they're insane?
Bir kurgu, bir şeyi ispatlamak için, bir şeyi örtbas etmek için deli oldukları için?.
Right, so you're gonna raise him in that meth-filled desert to prove a point.
Haklısın, bu yüzden bir şeyleri kanıtlamak için onu meth dolu bir çölde yetiştireceksin.
Right, so you're gonna raise him in that meth-filled desert to prove a point.
Haklısın, bunu kanıtlamak için onu uyuşturucu dolu… bir çölün ortasında büyüteceksin.
one. Kill you and ruin a beautiful, starry night or just injure you to prove a point.
güzel yıldızlı bir geceyi berbat etmek… ya da sadece bir noktayı ispatlamak için seni yaralamak.
But that's because I was showing you to my friends to prove a point that I'm not obsessed with you.
Ama bunu sırf arkadaşlarıma sana kafayı takmadığımı kanıtlamak içindi.
Trying to prove a point?
Kendini kanıtlamaya çalışıyorsun?
Wasn't to prove a point.
Bir şeyler kanıtlamak için değildi.
They were to prove a point.
Bütün hepsi birşey ispatlamak içindi.
And two, to prove a point.
Ve iki, haklığımı kanıtlamak için.
This is just to prove a point.
Sadece kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar.
I did that to prove a point.
Bir şey kanıtlıyordum.
I just said that to prove a point.
Az önce söylediğim bir noktayı kanıtlamak içindi.
I was trying to prove a point.
Bir şeyi kanıtlamaya çalışıyordum.
It's trying to prove a point.
Amacını kanıtlama derdinde.
Maybe trying to prove a point?
Birşeyler ispatlamaya mı çalışıyorsun?
Results: 398, Time: 0.0544

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish