Examples of using Üretme in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Christobel, sanat dünyası kültür ve üretme yeridir.
Ve bana ulaşman zor olursa… yani, basmakalıp varsayımlar üretme.
Bu bir şekil hayat sonrası için işaretlemeli ve seçmeli üretme sürecidir.
Praxis onların ana enerji üretme tesisi.
Kosova B elektrik santrali yenilenecek ve üretme hazır hale getirilecek.
Mercanlar, yüksek katlar üretme uzmanlarıdır.
Bende silah sesi ile eşleşen ses dalgaları üretme fikrini buldum.
Bilim insanları laboratuvar deneylerinde uzun süredir yıldırım topu üretme girişiminde bulunuyorlar.
Genel bilgisi,… yerinde seçenekler üretme yeteneği.
Genel bilgisi,… yerinde seçenekler üretme yeteneği.
Slavyanskadaki bofa balığı üretme çiftliğinde çalışıyorum?
Kanıt üretme.
Ifade vermeye zorlanamaz. Ve İş Üretme Kanunu uyarınca.
Babam elektrik direklerinin… insanoğlunun elektrik üretme kabiliyetini gösterdiğini düşünüyor.
Babam elektrik direklerinin insanoğlunun elektrik üretme kabiliyetini gösterdiğini düşünüyor.
Onun adına bahaneler üretme.
Sistemden ve polislerden korktuğun için bahane üretme.
O Dönüştürücü, herhangi bir ürünü rekor bir sürede üretme… becerisine sahip.
O Dönüştürücü, herhangi bir ürünü rekor bir sürede üretme… becerisine sahip.
Praxis onların ana enerji üretme tesisi.