ŞANSINA in English translation

chance
şans
fırsat
risk
ihtimali
olasılığı
lucky
şanslı
uğurlu
luck
şans
talih
sans
luckily
neyse
allahtan
şükür
şansımıza
i̇yi
opportunity
fırsat
şans
olanak
imkanı
fortunately
neyse
allahtan
çok şükür
ne yazık
maalesef
bereket
şansımıza
i̇yi
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
shot
vuran
şans
ateş
atışı
şut
kurşun
vurdu
atış
vurulmuş
vuruş
fortune
servet
şans
fal
talih
zengin
kader
chances
şans
fırsat
risk
ihtimali
olasılığı

Examples of using Şansına in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Şansına, tek seferde ödenecek diye bir madde yok.
Fortunately, there's no written clause that requires you to pay it all at once.
Belediye Başkanı seçilme şansına veda et Sayın Şehir Meclisi Üyesi.
Kiss your chances of getting elected mayor goodbye, Mr. City Councilman.
Tom iyi şansına inanamadı.
Tom couldn't believe his good fortune.
Katerina Gerhardt ve Otto Ganzın bir saldırı planladıklarını kanıtlama şansına sahibiz.
We have this opportunity to prove that Katerina and Otto Ganz are planning an attack.
Şansına, ilk vurduğunuz beceriksiz darbelerde, bağırabilmişti.
Fortunately for her, at your first clumsy blows, she screamed.
Istırabımın, senin romantizm şansına… müdahale etmesine izin vermem.
Interfere with your chances for romance. I won't let my heartache.
Şansına, senin bu zihinsel çöküntünü tekrar gözden geçireceğim.
I'm going to overlook this mental breakdown of yours. Now, fortunately for you.
Şansına yardım edecek her ne olursa. Tabii.
Whatever you think will help your chances. Oh, sure thing.
Tanıdığım insanlar içinde en kötü ilişki şansına sahip kişiler biziz.
Of any two people I have ever known. And we have the worst relationship luck.
Şansına, burada işler o kadar da hızlı ilerlemiyor.
So settle in. Fortunately, they're not very speedy around here.
Jeremynin şansına proaktif aile doktoruyla iyi bir ilişkisi vardı.
He had a good relationship with his proactive GP. Fortunately for Jeremy.
Düşük puan üniversiteye girme şansına zarar verir.
A low score could harm your chances of getting into college.
Jeremynin şansına proaktif aile doktoruyla iyi bir ilişkisi vardı.
Fortunately for Jeremy, he had a good relationship with his proactive GP.
Engel olacak bir zayıflık. Bu, Komiteye atanma şansına.
It could hamper his chances of being appointed to the Committee.
Şansına, senin bu zihinsel çöküntünü tekrar gözden geçireceğim.
Fortunately for you, I'm gonna overlook this mental breakdown of yours.
Komiteye atanma şansına.
It could hamper his chances of.
Ve Avatar olmak da kızlarla olan şansına zarar vermez.
And being the Avatar doesn't hurt your chances with the ladies, either.
Şansına iki gol attı?
Two shots?
Görünüşe göre yarın ikimizin de İrlandalı şansına ihtiyacı var.
LOOKS LIKE WE BOTH NEED A LITTLE IRISH LUCK TOMORROW.
Poollar geçen hafta Tauntonda onlarla tanışma şansına erişmişler.
The Pooles chanced to make their acquaintance in Taunton this week.
Results: 1245, Time: 0.1349

Top dictionary queries

Turkish - English