AMA SIZI UYARMALIYIM in English translation

but i must warn you
ama sizi uyarmalıyım
ama seni uyarmalıyım
but i should warn you
ama sizi uyarmalıyım
ama seni uyarmalıyım

Examples of using Ama sizi uyarmalıyım in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ama sizi uyarmalıyım, kocanıza karşı uzaklaştırma emri talebinde bulunmak çok çirkin bir boşanmaya sebep olabilir.
But I must warn you, filing for a restraining order against your husband could set the stage for a very ugly divorce.
Evet ama sizi uyarmalıyım, Vakama Keetongunun yapabileceği şeyleri çoktan aşmış olabilir.
Yes, but I must warn you, Vakama may already be beyond anything even Keetongu can do.
Teşekkürler. Ama sizi uyarmalıyım… bu yolculuktan kimse canlı dönemedi.
But I should warn you, no one has ever returned from the quest alive. Thank you..
Herkesin epey heyecanlı olduğunun farkındayım… ama sizi uyarmalıyım… görevi sırasında bir mahkeme memuruna karşı… ölümcül güç uygulamanın cezası… asılarak idam edilmektir.
Against an officer of the court in the performance of his duty but I must warn you, the penalty for taking deadly force I realize passions are high.
Teşekkürler. Ama sizi uyarmalıyım… bu yolculuktan kimse canlı dönemedi.
Thank you. no one has ever returned from the quest alive. But I should warn you.
Ama sizi uyarmalıyım, çalışma tarzımı… ve aldığı biçimi değiştiremem.
The way I work or the form it takes. but I must warn you that I cannot change.
Çünkü Carrot Top her sabah gelerek burayı yeni sahne malzemesi bulmak için didik dikik arar. Ama sizi uyarmalıyım, şu anda hoş bir şekilde temizlenmiş durumdayız.
Cause Carrot Top comes by every morning to rummage for new props. But I should warn you folks, we're pretty cleaned out right now.
Ama sizi uyarmalıyım… Yönettiğim hiçbir mahkemede… böyle davranışlara izin vermeyeceğim.
Over which I have control. but I must warn you… Mr. Burton, I will overlook it this time,
Fikrimi değiştirmeyeceğim, ama sizi uyarmalıyım-- izleyiciler, bu kadar kolay vazgeçmeyecekler.
I won't change my mind, but I must warn you-- the tracers won't give up that easily.
Sorunuz bir dakika içinde cevaplanacak ama sizi uyarmalıyım Bay Lawrence daha fazla soru geliyor olacak.
Your question will be answered in a moment, but I must warn you, Mr. Lawrence, more questions will be coming.
Ama sizi uyarmalıyım Bayan Evelyn… bunu yapan tek kişi ben olacağım. Pekala.
Very well. I will be the only one doing that. But I must warn you, Miss Evelyn.
Ama sizi uyarmalıyım Bayan Evelyn… bunu yapan tek kişi ben olacağım. Pekala.
I will be the only one doing that. But I must warn you, Miss Evelyn… Very well.
Ama sizi uyarmalıyım… hazinenin peşine düşmeyi seçen kişi… deliliği ve çok daha ötesini… kabul etmiş olur.
But I must warn you… those who choose to pursue it… have been driven to the brink of madness… and beyond.
Ama sizi uyarmalıyım seçen kişi deliliği ve ötesini de seçmiş hazinenin peşinden gitmeyi oluyor.
But I must warn you… those who choose to pursue it… have been driven to the brink of madness… and beyond.
Bay Adler ama sizi uyarmalıyım ki, müvekkiliniz avukatlarının karılarıyla yatmaya meyillidir.
Mr. Adler, but I must warn you your client is prone to sleeping with his lawyer's wives.
Ama sizi uyarmalıyım.
I got to warn you, though.
Ama sizi uyarmalıyım.
And I should warn you.
Sadece annem… Ama sizi uyarmalıyım.
My mother's the only one… but I gotta warn you.
Katilin kim olduğunu bilmiyorum, ama sizi uyarmalıyım.
I do not know who this killer is, but… I caution you.
Bunu duymak güzel, ama sizi uyarmalıyım, dışarıda durum çok kötü.
That's good to hear, but I have got to warn you, it's pretty bad out there.
Results: 1121, Time: 0.0257

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English