WARN in Turkish translation

[wɔːn]
[wɔːn]
uyarmak
to warn
to alert
a heads-up
to caution
warning
to stimulate
to forewarn
stimulation
uyar
to warn
to alert
a heads-up
to caution
warning
to stimulate
to forewarn
stimulation
konusunda uyarıyorlar
uyarasın diye
uyarmalıyım
to warn
to alert
a heads-up
to caution
warning
to stimulate
to forewarn
stimulation
uyarmam
to warn
to alert
a heads-up
to caution
warning
to stimulate
to forewarn
stimulation

Examples of using Warn in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You need to go warn them, ezra." What was i thinking?
Gidip onları uyarmalısın, Ezra.'' Ne düşünüyordum ki?
I warn you, I have been training to kill since birth.
Seni uyarıyorum, doğduğumdan beri öldürmek için eğitim aldım.
Warn him, help him, protect him.
Uyarmalı, yardım etmeli, korumalıydım.
Better warn Mayor Hill, Jim.
Belediye Başkanı Hilli uyarsan iyi edersin, Jim.
That he may warn the living, and so that Judgement may be passed against the unbelievers.
Diri olanları uyarsın ve kafirler cezayı hak etsinler diye.
I better go warn Call.
Callı uyarmaya gitsem iyi olacak.
But if you fail, I warn you, do not expose the Germans.
Eğer başarısız olursanız sizi uyarıyorum sakın Almanları ifşa etmeyin.
We have to warn command. The Republic base is still transmitting the all-clear signal.
Komutanlığı uyarmalıyız. Cumhuriyet Üssü hala tehlike geçti sinyali veriyor.
Haven't we better hurry on and warn them?
Acele edip onları uyarsak iyi olmaz mı?
Hadn't we better hurry on and warn them?
Acele edip onları uyarsak iyi olmaz mı?
Then let me warn you.- Thank you.
Bu yüzden sizi uyarmama müsaade edin. Teşekkür ederim.
You gotta warn them if this is getting worse. No, they don't.
Durum kötüleşirse onları uyarman gerek.- Hayır, bilmiyorlar.
I better go warn the villagers.
Gidip köylüleri uyarsam iyi olur.
Why didn't you try and warn us?
Neden bizi uyarmaya çalışmadın?
I would better warn you.
Seni uyarsam iyi olur.
We have to warn Gibbs.
Gibbsi uyarmamız gerek.
We gotta warn Anderson.
Andersonu uyarmamız gerek.
Kinda warn her ass, you know what i mean?- word, word.
Uyarmaya çalışmıştım onu Anlatabildim mi durumu? Kelime, kelime.
Listen, we have to warn them.- Did you?
Dinle, onları uyarmalıyız.- Gördün mü?
I came back to tell you, You have to warn frank.
Franki uyarman gerektiğini söylemeye geldim.
Results: 2179, Time: 0.09

Top dictionary queries

English - Turkish