ANLATMAKTAN in English translation

telling
söyleyin
haber
söyleyebilir mi
söyle
anlat
bahset
söylersin
anlatın
anlatabilir
diyeceğim
explain
açıklamak
açıklayın
izah
açıklayabilir mi
anlatmak
açıklar
anlatayım
anlatın
tell
söyleyin
haber
söyleyebilir mi
söyle
anlat
bahset
söylersin
anlatın
anlatabilir
diyeceğim
explaining
açıklamak
açıklayın
izah
açıklayabilir mi
anlatmak
açıklar
anlatayım
anlatın
describing
tarif
tanımlayın
tanımlayan
tasvir
tanımla
anlat
tanımlar
anlatabilir
açıkla
nitelendirdiklerinden

Examples of using Anlatmaktan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Tamam mı? Sana bunları anlatmaktan bıktım. O yüzden.
Okay? So stop… Look, I'm tired of talking to you about this.
Onlar fazla şey anlatmaktan hoşlanmıyor.
They don't like to tell me much.
Hoşlanmıyor. Onlar fazla şey anlatmaktan.
They don't like to tell me much.
Size hiçbir şeyi anlatmaktan çekinmiyorum.
I don't mind telling you everything.
Meesh. Anlattıkları saçmalıkları güzelleştirip, bize anlatmaktan vazgeç.
Meesh, cut whatever bullshit the higher ups have told you to say.
Şimdi bunların bazılarını kendi bakış açımdan anlatmaktan hoşlanacağım.
I would now like to recount some of those times from my unique perspective.
kahramanlık hikayesi kaldı ki, bizzat anlatmaktan hicap duyuyorum, ama görüyorum ki, başka biri yok.
tale of courage and heroism which I blush from telling myself, but seeing as there's no one else.
Linux un ne olduğunu anlatmaktan çok önce siz OS nedir onu açıklamak zorundasınız ve.
To kind of explain what Linux is you have to explain what an Operating System is.
Onu nasıl kaybettiğimi insanlara anlatmaktan daha iyi olacağını anladım. St. Joe, ya geri döndüğümde saçımı uzatmanın.
I figure on keeping my hair When I get back to St. Joe instead of telling the folks how I lost it.
Bayım, vaktimiz olsaydı size lokomotifin işleyişini… anlatmaktan memnun olurdum fakat şu anda memurlarınızı ana hat üzerindeki… tüm geçitlere göndermeniz gerekiyor.
If we had time, but right now I really need your assistance to post two officers at all crossings. Sir, I would gladly explain the particulars of locomotive operation to you.
Çünkü bu size gerçeği anlatmaktan daha kolay. Bizleri kıyamet kültürcüleri,
Because that's easier than telling you the truth. They label people like us extremists,
Yüce İsa adına, LaCoy, hikaye anlatmaktan daha önemli yapacak başka işin yok mu?
Jesus, LaCoy, you got nothing better to do than tell stories?
Bayım, vaktimiz olsaydı size lokomotifin işleyişini… anlatmaktan memnun olurdum fakat şu anda memurlarınızı
Posting officers at all the mainline crossings. Sir, I would gladly explain the particulars of locomotive operation to you if we had time,
Mesela benim gibi biriyseniz, ailelerinize anlatmaktan çekindikleriniz kendi içinize doldurmamanız bir fırsattır. Paylaşmak için.
Just to keep from telling your family your problems. It's a chance to share so that if, for example, you're someone like me, you don't stuff yourself.
Bu dehşetin üstesinden gelip size nasıl arkadaş… olduğumuzu anlatmaktan mutluluk duyardı.
I'm sure she would be happy to pick over this horror… and tell you how we became friends.
Bayım, vaktimiz olsaydı size lokomotifin işleyişini… anlatmaktan memnun olurdum fakat şu anda memurlarınızı ana hat üzerindeki… tüm geçitlere göndermeniz gerekiyor.
If we had time, but right now I really need your assistance posting officers at all the mainline crossings. Sir, I would gladly explain the particulars of locomotive operation to you.
Mesela benim gibi biriyseniz, ailelerinize anlatmaktan çekindikleriniz kendi içinize doldurmamanız bir fırsattır. Paylaşmak için.
It's a chance to share so that if, for example, you're someone like me, you don't stuff yourself just to keep from telling your family your problems.
bir şey söylemek, telefonu kaldırıp bildiklerini polise anlatmaktan sıkıntı duyuyor.
they can't be bothered to say anything, pick up the phone, tell the police what they know.
Bayım, vaktimiz olsaydı size lokomotifin işleyişini… anlatmaktan memnun olurdum fakat şu anda memurlarınızı ana hat üzerindeki… tüm geçitlere göndermeniz gerekiyor.
Sir, I would gladly explain the particulars of locomotive operation to you I really need your assistance to post two officers at all crossings. if we had time, but right now.
Mesela benim gibi biriyseniz, ailelerinize anlatmaktan çekindikleriniz kendi içinize doldurmamanız bir fırsattır. Paylaşmak için.
You're someone like me, you don't stuff yourself It's a chance to share so that if, for example, just to keep from telling your family your problems.
Results: 173, Time: 0.0287

Top dictionary queries

Turkish - English