Examples of using Araziye in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
O araziye gittik.
Araziye ulaşana kadar sakın durmayın!
Öldü, ben de bir araziye gömdüm.
Benzerliği sebebiyle lokasyon olarak seçilmişti. Filipinler, Vietnamdaki araziye.
Kingstondaki araziye gidiyor olmalılar.
Çocukları da alarak araziye saklandık.
Charlieyi o araziye götürmüş.
Banka hesapları dondurulmuş, araziye devlet el koydu.
Saminin uçağı araziye düştü.
Mattel santralini su baskınına açık araziye yapmışlar.
Ama bunu yaptıkları zaman da Retzing, araziye mütahhit ipoteği koyuyor.
Treblinkada olduğu gibi bir orman ya da araziye inşa ediliyordu.
Sausalitodaki şu araziye bakıyorum.
Bina burada. Buradaki araziye doğru kaçıyor.
Jaredın öldürüldüğü gün ziyaret ettiğin araziye ne dersin?
Çocuklarım ve başka iki çocuk daha sürekli oynadıkları araziye geldiğini söyledi.
Emlakçı bayan araziye geldiğinde.
Hadi.- Direkt araziye.
Jaredın öldürüldüğü gün ziyaret ettiğin araziye ne dersin?
Ne oldu? Araziye mi?