AYAK UYDURMAYA in English translation

to keep up
ayak uydurmak
devam etmeye
tutmaya
sürdürmek
ayakta kalmak
korumaya
dik durmaya

Examples of using Ayak uydurmaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Takip edin ve ayak uydurmaya çalışın.
Follow me and try to keep up.
Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çabaladı.
Tom struggled to keep up with his classmates.
Sözleri biliyorum. Siz bana ayak uydurmaya çalışın.
I know the words. you try to keep up with me.
Onlar sadece değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışıyor.
They're just parents trying to adjust to a changing world.
A anahtarı. Değişimler için beni takip edin ve ayak uydurmaya çalışın.
Watch me for the changes and try to keep up. Key of A.
Hızlı gitmek istiyorum, bu yüzden ayak uydurmaya çalışın.
I mean to set a quick pace, so try to keep up.
Demek istediğim hızlı bir örnek teşkil etmek istiyorum bu yüzden ayak uydurmaya çalışın.
I mean to set a quick pace, so try to keep up.
Çabuk kapıyorsun! Eh işte, size ayak uydurmaya çalışıyorum!
Just trying to keep pace with you. Well, that was quick!
Walter oldukça zor bir duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Walter's trying to adjust to a very difficult situation.
Evrilen kawaii kültürüne ayak uydurmaya çalışıyor. Hello Kitty ve arkadaşları ya da tanıdıkları.
Hello Kitty and her friends/not friends are trying to keep up as kawaii culture evolves.
Evrilen kawaii kültürüne ayak uydurmaya çalışıyor. Hello Kitty
Are trying to keep up as kawaii culture evolves.
Neden Verna kanlı Jonesa ayak uydurmaya çalışmakta Başka bir kelime duyarsam.
If I hear another word… I don't know why you insist on trying to keep up with Verna bloody Jones.
Bosna-Hersekteki( BH) ticari çiftçiler pazar şartlarına ayak uydurmaya çalışırken, yerli
As commercial farmers in Bosnia and Herzegovina(BiH) strive to keep up with market conditions,
On beş araba zaten parlak kırmızı Forda ayak uydurmaya çalışarak dışarı çıktı,
Fifteen cars have already dropped out trying to keep up with the bright red Ford,
Ve şimdi arabada bir çaylak sürücüsü var On beş araba zaten parlak kırmızı Forda ayak uydurmaya çalışarak dışarı çıktı.
And now there's a rookie driver in the car. Fifteen cars have already dropped out trying to keep up with the bright red Ford.
bir erkeğin kadın arkadaşları varsa Bak Lisa, zamana ayak uydurmaya çalışıyorum.
I try to keep up with the times, it means he's playing on the other team.
zamana ayak uydurmaya çalışıyorum.
I try to keep up with the times.
bu karar verir müşteri kredi geri ödemeleri ayak uydurmaya üzerine güvenilemez.
decides that the customer can be relied on to keep up repayments on the loan.
Ve yapmam gereken de sadece ayak uydurmaya çalışmak ve hayatlarının bir gününde bu insanların yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunun dürüst bir hesabını çıkarmak.
And my responsibilities are to simply try and keep up and give an honest account of what it's like to be these people, for one day in their life.
Şimdi baban şehirden sorumlu, ve Danny de… değişime ayak uydurmaya çalışıyor. ve benim de artık zamanım geçti.
Now your dad runs the city, and Danny's… adapting to the changes, and I'm a dinosaur.
Results: 98, Time: 0.025

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English