Examples of using Uydurmak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Baldabiou, hatamı açıklamak için hikayeler uydurmak zorunda kaldı.
Gelmek için her sefer yeni bir yalan mı uydurmak zorunda kalacaktınız?
Bir şeye bağlı olmayan bir hayat hikayesi uydurmak istemedim.
Hiçbir kökü olmayan bir hayat hikayesi uydurmak istemedim.
Bazı şemalar uydurmak ve test fırlatmalarının sonuçlarını değiştirmek zorunda kalmıştım.
İhracat şirketi uydurmak.
Bunu uydurmak zor.
Bence duymak istediğim hikâyeyi uydurmak senin için en kolayı.
İlişkimizi uydurmak çok zordu.
Bazı şeyleri uydurmak senin özel alanın gerçekten.
Bize bahaneler uydurmak zorunda değilsin.
Bunu uydurmak zorunda değildim.
Bahaneler uydurmak zorunda değilsin.
Kılıfına uydurmak kolay değil.
Ama sahte ajanlar uydurmak ve ceplerini doldurmak.
Bunlar uydurmak isteyeceğiniz türden şeyler değil.
Çalışma grubu uydurmak zor olmamalı, değil mi?'' demek.
Kalanlı problemleri uydurmak, kalansız problemleri uydurmaktan çok daha kolaydır.
Uydurmak anlamında.
Neyi uydurmak?