BÜTÜN HAYATINI in English translation

whole life
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
ömrüm boyunca
koca bir hayat
entire life
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
tüm ömrümü
entire lifetime
bütün ömrümü
tüm ömrümü
bütün hayatını
bütün bir yaşamı
entire existence
tüm varlığıyla
tüm varoluşu
bütün hayatını
whole lives
tüm hayatını
bütün hayatını
tüm yaşamını
ömrüm boyunca
koca bir hayat

Examples of using Bütün hayatını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bebekliğinden bu yana bütün hayatını etrafın kadınlarla sarılı halde geçirdin.
You have spent your entire life since you were a baby surrounded by beautiful women.
Bütün hayatını yorucu eğitimlerle harcıyor.
Spent his whole life wearing trainers.
Bütün hayatını.
His whole life.
Bütün hayatını kendine geliştirmeye adamış birine benziyorsun.
You sound like someone who's spent a lifetime honing a craft.
Tom bütün hayatını köpek balıklarını araştırmaya adadı.
Tom devoted his whole life to studying sharks.
Tom bütün hayatını kamu hizmetine adadı.
Tom devoted his whole life to public service.
Bütün hayatını bir köle olarak geçirme. Hoşça kal, Waylin.
Bye, Waylin. Don't be a slave all your life.
Soyadım Garroway. Bütün hayatını başkalarına yardım etmeye adadın.
My last name is Garroway. You have dedicated your entire life to helping others.
Bütün hayatını tatilde geçirdin. Ama sen?
You live your whole life on vacation?
Sen… Bütün hayatını diğer insanların pisliklerini temizlemekle geçirdin.
Cleaning up other people's messes. You… You have spent your entire life.
Sen… Bütün hayatını diğer insanların pisliklerini temizlemekle geçirdin.
You… You have spent your entire life cleaning up other people's messes.
Bütün hayatını sana vermemiş olsam ne halde olurdun acaba?
What have you had your entire life that I didn't give you?
Bütün hayatını sana vermemiş olsam ne halde olurdun acaba?
No. What have you had your entire life that I didn't give you?
Bütün hayatını bekleyerek geçirdin.
You have spent your entire life waiting.
Orm, bütün hayatını su altında geçirdi.
Orm has spent his entire life underwater.
Bütün hayatını böyle geçirmek ister miydin?
Would you want to spend your whole life like this?
Biliyorum bütün hayatını geride bıraktın ve kızgınsın.
I know, you left your whole life behind, and you're pissed.
Şef bütün hayatını kurtardı.
Chief saved all your lives.
Bobby bütün hayatını seni memnun etmeye çalışmakla geçirdi.
Bobby spent his whole life trying to make you proud.
Bütün hayatını iyilik ve sadaka için adadın.
You have dedicated your whole life to the practice goodness and charity.
Results: 516, Time: 0.0445

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English