BAKMAKLA in English translation

looking
göz
bakmak
bakış
görünmek
bakın
dinle
bakin
taking care
göz kulak
dikkatli ol
iyi bak
ilgilen
ilgilenin
dikkat et
bak
halletmem
iyi bakın
icabına
seeing
görmek
görüyor
bak
görüyor musun
bakın
bakalım
görürsün
görün
görelim
anladın mı
look
göz
bakmak
bakış
görünmek
bakın
dinle
bakin
lookin
görünüyorsun
bakıyor
aramak
bakmak
checking out
bak
kontrol et
kontrol
bir bakın
bir göz at
araştır
çeki
bakayım
araştırın
bakar mısın

Examples of using Bakmakla in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kendi satranç tahtama bakmakla çok meşgul olunca bunun bir parçası olduğumu unuttum.
Been so busy looking at the… the chessboard on my own.
Onlar sadece bakmakla yetinir ve hayranlık duyardım.
I could only look at them and admire.
Kendine bakmakla meşgul değil misin?
Aren't you busy looking out for yourself?
Onlara bakmakla başlayalım, tamam mı?
Start taking a look at them, all right?
Joe Teyze çocuklarımıza bakmakla görevli. Sadece beş tanesine.
Auntjo is looking after our kids, five of them.
Zamanlarının çoğunu yeraltında bu maddeyle dolu ortakyaşar havuzlarına bakmakla geçiriyorlar.
They spend most of their time tending symbiont pools full of this stuff.
Derken bir gece onu başka bir adama bakmakla suçladıktan sonra.
And then one evening… after you have accused her of looking at another man.
Ölmekte olan eniştesine doğrudan bakmakla ilgili sorunları vardı.
What he was having trouble with… was looking directly at his dying uncle.
Bu şeyle nesnelerin içine bakmakla meşguldum.
I was using this to look inside of things.
Biz bize verilene bakmakla yükümlüydük.
We have a responsibility to look after what we have been given.
Aklıma… bir zamanlar, bir file bakmakla ilgili söylenen bir şey geldi.
What someone once said about looking at an elephant. I'm reminded of.
Aklıma… bir zamanlar, bir file bakmakla ilgili söylenen bir şey geldi.
I'm reminded of… what someone once said about looking at an elephant.
Kimse gerçek seni görmek için yeterince yakından bakmakla uğraşmayacak.
No one will bother to look close enough to see the real you.
Onun gözlerinin içine bakmakla çok meşguldüm.
Too busy to look into his eyes.
Ama bugün, aynada kendime bakmakla ilgili bir sorunum yok.
But today I feel better about looking at myself in the mirror.
Diyelim ki sen mallara bakmakla görevlendirildin.
Suppose you're charged of taking care of the goods.
Sanırım bu kadına hayatımın geri kalanında bakmakla lanetlendim.
I guess I'm doomed to take care of this woman the rest of my life.
Tüm yalnızlıkla dolu yaşamımı beyaz insanlara bakmakla geçirmek istersem düşük maaşa bile razı olabilirim.
If I wanna spend my whole lonely life looking after white people… I can get underpaid to do it.
Jackin ailesi yok ve, ablam annemize bakmakla meşgul… bu yüzden Çarşambaya kadar burada olamaz.
Jack's parents are gone, and, uh, my sister has her hands full looking after our mom, so she can't get here till Wednesday.
Biliyorum tatlım ama sen çocuklara bakmakla… ve arabanı tamir etmekle çok meşguldün…
And I just didn't wanna bother you. taking care of the kids, and fixing your car, I know,
Results: 105, Time: 0.0474

Top dictionary queries

Turkish - English