BEDELINI ÖDEMEYE in English translation

to pay the price
bedelini ödemeye
to atone
telafi etmek
kefaretini ödemek
kefareti
affettirmek
bedelini ödemeye
bir telafi
günahlarımından

Examples of using Bedelini ödemeye in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Daha kahvenin, açmanın ve kiranın bedelini ödemeye yeni alışıyordum.
I was just getting used to the idea of having to pay for coffee and bagels and rent.
İşin gerçeği, çoktan bedelini ödemeye başladı bile.
As a matter of fact, he's started to pay already.
Ne tür eksikliklerinin bedelini ödemeye çalıştığını.
What deficiencies he's trying to compensate for.
İşte burada,… izleyicilerimiz için bedelini ödemeye hazır,… bizzat kendisi… Bakersfield Kasabı!
Ready to pay the price for our home audience, Here he is, in person, the Butcher… of Bakersfield!
Tüm hayatım boyunca, yaptığın saçmalıkların bedelini ödemeye ve… kendim için doğru olanı yapmaya uğraştım.
My entire life, I have tried to atone for all your bullshit, and make something decent of myself.
Bedelini ödemeye hevesli her erkeğe kapımı açmadığım için afedersin.
Excuse me, but I don't open my door To every man who's willing to pay the price.
İşte burada… bizi izleyen bütün seyircilerimiz için, yaptıklarının bedelini ödemeye hazır… etiyle kanıyla… Bakersfield Kasabı!
Here he is… ready to pay the price for our home audience… in person… the Butcher of Bakersfield!
yaptığın saçmalıkların bedelini ödemeye… ve kendim için güzel şeyler yapmaya çalıştım!
My entire life, I have tried to atone for all your bullshit, Wait!
Aylardır bu departmanı ve bu adamları bedelini ödemeye hazır olan herkese satıyordun.
You have been selling out this department for months. Selling out these guys to anybody willing to pay the price.
yaptığın saçmalıkların bedelini ödemeye… ve kendim için güzel şeyler yapmaya çalıştım.
Wait! My entire life, I have tried to atone for all your bullshit.
Tek bir yol var… Fakat ikinizin bunun bedelini ödemeye gönüllü olduğunuzdan baya şüpheliyim.
There's one way… but I doubt very much if you two… would be willing to pay the price.
Gücünü hissettim. Kolay elde edilmeyeceğini biliyorum ve bedelini ödemeye razıyım.
I have tasted your power, and I know it don't come cheap, and I am willing to pay the price.
İşte burada… bizi izleyen bütün seyircilerimiz için, yaptıklarının bedelini ödemeye hazır… etiyle kanıyla… Bakersfield Kasabı!
Ready to pay the price for our home audience, Here he is, in person, the Butcher… of Bakersfield!
ben bu günahın bedelini ödemeye razıyım, paşam.- Ben de razıyım, paşam.
I'm ready to pay for this sin, Pasha.
İşte burada,… izleyicilerimiz için bedelini ödemeye hazır,… bizzat kendisi… Bakersfield Kasabı!
In person, Here he is, ready 10 pay the price for our home audience!
Herkes bedelini ödemeye hazır değildi. Ancak herkes Fordun en
Not everyone was prepared to pay for it. However,
adına kan dökerseniz onu, sonsuza dek günahlarınızın bedelini ödemeye mahkum edeceksiniz.
if you spill blood in her name you doom her to spend eternity paying for your sins.
Senin ve ailenin acı çekmesine sebep oldum… ve bunun bedelini ödemeye hazırım.
I know I caused you and your family a lot of pain, and I'm prepared to pay for that.
İşte burada… bizi izleyen bütün seyircilerimiz için, yaptıklarının bedelini ödemeye hazır… etiyle kanıyla… Bakersfield Kasabı!
In person, Here he is, ready 10 pay the price for our home audience!
Sana o mermiyi sıkmayı her şeyden çok isterdim… ama dediklerinin yarısı kadar iyiysen… bunun bedelini ödemeye değmez.
I would like nothing more than to feed it to you myself, but if you're half as good as they say you are it simply won't be worth the price.
Results: 68, Time: 0.0349

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English