BIR ÇIKAR YOL in English translation

a way out
bir çıkış yolu
çıkmanın bir yolunu
kurtulmanın bir yolunu
çıkmak için bir yol
bir çıkar yol
çıkışı
çıkacak bir yol
dışarı bir yol
kurtulmamız için bir yol
kaçış için bir yol

Examples of using Bir çıkar yol in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Elbette bunu bir çıkar yol bulamayacağınızı varsayarak söylüyorum. ama senle Ronnie önümüzdeki üç beş yıl için… hücre arkadaşlarınıza alışsanız iyi olur.
For the next 3 to 5 years, assuming you can't bullshit your way out of it. But you and Ronnie had better get used to being cellmates.
Elbette bunu bir çıkar yol bulamayacağınızı varsayarak söylüyorum. ama senle Ronnie önümüzdeki üç beş yıl için… hücre arkadaşlarınıza alışsanız iyi olur.
But you and Ronnie had better get used to being cellmates for the next 3 to 5 years, assuming you can't bullshit your way out of it.
Sürpriz olacak,… ama senle Ronnie önümüzdeki üç beş yıl için hücre arkadaşlarınıza alışsanız iyi olur,… elbette bunu bir çıkar yol bulamayacağınızı varsayarak söylüyorum.
I will let that be a surprise. But you and Ronnie had better get used to being cellmates assuming you can't bullshit your way out of it.
Çocuklar! Ben aslında hep… Hep bir çıkar yol olacağına inanmıştım.
Come in. But the children… I thought there was some way out… I would always thought that.
Ama senle Ronnie önümüzdeki üç beş yıl için… hücre arkadaşlarınıza alışsanız iyi olur, elbette bunu bir çıkar yol bulamayacağınızı varsayarak söylüyorum.
For the next 3 to 5 years, But you and Ronnie had better get used to being cellmates assuming you can't bullshit your way out of it.
Olmaz! Bir çıkar yol bulana kadar ya da yatıp ölmeye razı olana kadar yemek yok.
No, not until we know we can find our way out or we're ready to lie down and die.
Sen ve Gabby için risk çok yüksek biliyorum ama sanırım bir çıkar yol görüyorum… ve bu düzelene kadar bütün imkânlarımı kullanacağım.
I know the stakes here are high for you and Gabby, and I'm gonna put all my resources on it until it's fixed. but I think I see a way out of it.
Sen ve Gabby için risk çok yüksek biliyorum ama sanırım bir çıkar yol görüyorum… ve bu düzelene kadar bütün imkânlarımı kullanacağım.
But I think I see a way out of it, and I'm gonna put all my resources on it until it's fixed. I know the stakes here are high for you and Gabby.
Sen ve Gabby için risk çok yüksek biliyorum ama sanırım bir çıkar yol görüyorum… ve bu düzelene kadar bütün imkânlarımı kullanacağım.
And I'm gonna put all my resources on it until it's fixed. but I think I see a way out of it, I know the stakes here are high for you and Gabby.
Sen ve Gabby için risk çok yüksek biliyorum ama sanırım bir çıkar yol görüyorum… ve bu düzelene kadar bütün imkânlarımı kullanacağım.
Until it's fixed. but I think I see a way out of it, I know the stakes here are high for you and Gabby, and I'm gonna put all my resources on it.
Bir çıkar yol bulmalıyız!
We must find a way out!
Ama başka bir çıkar yol olmalı.
But there's got to be some other way.
Bir çıkar yol bulamıyorum, Alistair.
I can't see any way round it, Alistair. got you.
Belki başka bir çıkar yol vardır?
Maybe on her way out?
Bir çıkar yol var; bir kedinin pençesi.
There is a way out… use a cat's paw.
Belki Norrellin bulamadığı bir çıkar yol bulabilirim.
Perhaps I might find a path where Norrell cannot.
Bundan bir çıkar yol olduğunu düşünmene izin vermemeliydim.
I shouldn't have let you think there was a way out of this.
Her zaman bir çıkar yol bulunur, Eddie.
We always find a way through, Eddie;
Gerçek şu ki, bir çıkar yol göremiyorum.
The truth is, I can't see a way forward.
Gerçek şu ki, bir çıkar yol göremiyorum.
Truth is, I can't see a way forward.
Results: 551, Time: 0.037

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English