BIR AKRABASINI in English translation

relative
akraba
göreli
bağıl
görece
nispeten
bağı
izafi
nispi
yakınım
relatives
akraba
göreli
bağıl
görece
nispeten
bağı
izafi
nispi
yakınım

Examples of using Bir akrabasını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bir akrabamı arıyorum.
I am looking for a relative.
Bir akrabamı tanıyor olabilir misiniz diye merak ediyorum.
I was wondering if you know a relative of mine.
Buralardaki bir akrabamı göreceğim.
I'm seeing a relative nearby.
Bugün bir akrabanı gördüm.
I saw a relative of yours today.
Bir akrabasıyla röportaj yapmalı.
She has to interview a relative.
Yiyecek almak için bir akrabamı ziyaret edeceğimi söyledim.
I told them I'm going to visit a relative to buy some food.
Bir akrabasıyla konuşmam gerekiyor.
I really need to speak to a relative.
Size borç verebilecek bir akrabanız yok mu?
Don't you have a relative that can give you money?
Bursada bir akrabamız var işte onların yanına gidecekler.
We have a relative in Bursa. That's where they're going.
Bu kadın senin bir akraban olmalı, değil mi?
This woman must have been a relative of yours, don't you think?
Bir akrabanız olarak, artık bu durumla başa çıkamam.
As your relative, I cannot deal with this thing anymore.
İnanın bana, öyle bir akrabanın yakında oturmasını istemezsin.
Believe me, you don't want a relative like that living so close to you.
DNA testiniz tek bir akrabanız kaldığını gösteriyor.
Your DNA test shows one living relative.
Mıntıkada bir akrabamız var.
We have a relative in the district centre.
Hasta bir akrabayı ziyarete gitmişim gibi düşün.
Just pretend I'm visiting a sick relative.
Bir akrabanı ziyarete gittin. Belki de anneni?
You were visiting a relative, maybe… your mother?
Ölmüş bir akrabasının tarifi olduğunu söyledi.
He said it was a recipe passed down by some dead relative.
Senin adresini, bir akrabanı filan bulmamız kolaylaşabilir ve mesele çözülmüş olur.
We might be able to find your address, a relative. and problem solved.
Bir akrabanızı ziyarete mi geldiniz?
Are you visiting a relative?
On bir yaşındayken bu durumu bir akrabasına anlattı, o da annesine.
At age 11 Allison told a relative about it, who told her mother.
Results: 44, Time: 0.0307

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English