Examples of using Bir kolunu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Öne doğru uzanmış ve bir kolunu ileri doğru uzatan bir Yunan heykeliydi.
Geçen sene, bir mahkûm bir tırnak makasıyla bir başkasının kolunu kesti.
Birgün böyle yaparak bir kolunu kıracaksın.
Ve kahramanlar, bir kolunu ya da bacağını kaybetmiş olsalar da sorun değildir onlar yaptıklarından dolayı hala muhteşemlerdir.
Altı yıl önce Konali burada Rus mafyasının bir kolunu kurdu bizim ülkemizde.
Idanın yerini Mieze aldı, bir kolunu kaybettin ve yeniden içmeye başladın, eskisi kadar kötü hem de.
Altı yıI önce… Konali burada Rus mafyasının bir kolunu kurdu… bizim ülkemizde. Beyler.
Yaratıkla cesurca çarpışıp bir kolunu kaybeden… A.B.D. Ordusu mensubu Çavuş Donald White… şu anda bir Amerikan askerî hastanesinde tedavi görüyor.
Demek istediğim, bir kolunu veya bacağını bulursan ölü sayılmaz öyle mi?
Demek istediğim, bir kolunu veya bacağını bulursan ölü sayılmaz öyle mi?
Bir kolunu, bir gözünü, bir kulağını ve bir bacağını çeşitli savaşlarda kaybetti.
Lider onu iyileştirdikten sonra sihirli güçleri oldu. Bu bir kolunu ve bacağını kaybeden adamın.
O Irakta bir kolunu kaybetti ve o… suya girdi
Ters dönmüş bir denizyıldızı bir kolunu ters çevirerek katı bir yüzeye yapışarak kendini çevirebilir.
Bir kolunu kesmiş. Çekiç kullanmış, sonra cerrah gibi büyük bir titizlik göstererek.
Sırtını dayasa… Bilirsin nasıl birisi sana ve bir kolunu omzuna atarsın? ve sen de ona çok yaklaşırsın?
Güçlü yapar. Bir kolunu kaybedersen, vücudun diğer kolunu iki kat.
Ya bu evden her ne çalıyorsan geri koyarsın ya da bir kolunu kaybedersin.
O Şantunglu adam, adamlarımızı kolyaca dövdü… üstelik bir kaçının kolunu bile kırdı!
ama onun suçu yok. Masum bir çocuk o. Bir kolunu bağlamışsınız.