Examples of using Bir kuyuya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Belki de bir kuyuya falan düşmüştür.
Bir kuyuya düşmüş.
Öyle bir kuyuya düştüğünü düşünsene?
Muhtemelen beni bir kuyuya filan atacak. Sürpriz.
Muhtemelen beni bir kuyuya filan atacak. Sürpriz.
Ama götürüp bir kuyuya atamam onu, değil mi?
O zaman geri dönerken yoldaki bir kuyuya atla.
Ya araba çarparsa ya da bir kuyuya düşerse?
Onu yakalar, ağzını tıkar bir kuyuya atardım.
Kashiwada, Tokyo civarından kadınlar kaçırarak onları bir kuyuya atıyordu.
Ama insanlar ondan korkup onu canlı canlı bir kuyuya atmışlar.
Başndan vurulmuş ve bir kuyuya atılmıştı.
Sayid, Lockeun onu bir kuyuya attığını söylemişti.
Başından vurulmuş ve bir kuyuya atılmıştı.
Bu bozulma, bir kuyuya benziyor.
Güzel, hadi onu bir kuyuya atalım.
Güzel. Haydi onu bir kuyuya atalım.
Sonra da seni bir kuyuya attım.
Onu iki aslanla bir kuyuya atmışlar.
Sürpriz. Muhtemelen beni bir kuyuya filan atacak.