Examples of using Bozulmamış in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ancak kıymetli olan kuzunun kanı… bozulmamış ve lekelenmemiştir.
Biraz amatörce ama bozulmamış bakış açıları olan.
Üstelik bozulmamış.
Yazı… yazıcı bozulmamış.
Alarm bozulmamış, bunda sorun yok. Herkesin anahtarı kendisinde mi?
Afrikanın bozulmamış bakir doğasına olan romantik bakış açımızın tarihi geçeli çok oldu.
Sevgiyle bozulmamış olanın keyfini çıkar.
Dişleri bozulmamış-- bir tane dolgusu bile yok.
Arabası bozulmamış olsaydı Tom şimdiye kadar burada olurdu.
Camları bozulmamış olsaydı daha fazla da ederdi.
Bozulmamış bir Hint kültürüne sahip.
Göğüs tübü bozulmamış ve boşalmamış görünüyor.
Bozulmamış, büyü yapılmış.
Bu kasabadaki itibarın bozulmamış ve böyle kalmasını istiyorum.
Apse bozulmamış. Hiçbir etrafı sarılmış doku etkilenmiş gibi görünmüyor.
Apse bozulmamış. Hiçbir etrafı sarılmış doku etkilenmiş gibi görünmüyor.
Bozulmamış. 120 knot.
Ve bozulmamış bir DNA.
Vahşi, bozulmamış bir doğa.
Ama beslenme içeriği bozulmamış. Sufle biraz çöktü.