DAVALARINA in English translation

cases
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava
feuds
kavga
davası
kan davası
rekabete
düşmanlık
anlaşmazlığınız
lawsuits
davayı
dava
tazminat davası açtık
trials
duruşma
deneme
deney
davası
mahkemeye
dava
yargılanmayı
yargılama
bir imtihandır
to the cause
davaya
neden
amacınıza
sebebine
dava için
sebebiyle
case
vaka
dosya
durum
olay
çanta
davayı
dava

Examples of using Davalarına in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ama muhbir davalarına bakan avukatların burada çalışmamasının bir sebebi var,
Then don't, but there's a reason lawyers who take whistle-blower cases don't work here,
kan davalarına, intikama ve Bebbanburge götürdü.
to blood feuds, to revenge, and to Bebbanburg. As for Uhtred the godless.
Burada, dışarıda olduğu gibi, solcuların davalarına bakıp alttan alta hıyanet-i vataniye ile iştigal ettirmem kimseyi.
Unlike outside, here I will not attend the case of leftists and let anyone be engaged in treason underhand.
Ve davalarına dikkat çekiyorsa, o zaman işimi yaptım demek. Eğer onları buraya getirmek profillerini öne çıkarıyorsa, Kimse söyleyemez.
Nobody does. If bringing them here raises their profile and it draws attention to the cause, then I have done my job.
tabii dedektif olabilirsen, birbirimizin davalarına burnumuzu sokmayız.
is that we don't meddle in each other's cases.
Davalarına ediyormuş. Dosyalarına bakıyorum, okuyorum… U/Northun aleyhine bir dava kuruyormuş.
He's making their case. I'm going through his files here, I'm reading this… he's building a case against U/North.
Tamam, o halde sen Neil Gross davasını kapatacaksın,… ben de diğer davalarına yeniden atama yapacağım.
Okay, then you will close out the Neil Gross case, and I will reassign your other cases to the partners.
kan davalarına, intikama ve Bebbanburge götürdü.
to Bebbanburg. to blood feuds, to revenge.
Yargıcın şu ana kadar yönettiği ağır suç davalarına odaklanacaksak bahsettiğimiz havuz ne derinlikte?
So if we're focusing on violent felony cases the judge has presided over, how deep is this pool that we're talking about?
kan davalarına, intikama ve Bebbanburge götürdü.
to blood feuds, to revenge and to Bebbanburg.
Filesa gelmeden önce Ajan Reyes New Orleans bölge ofisinde Satanik Dinsel ayin davalarına bakıyordunuz.
Before coming onto the X-Files, Agent Reyes… you worked in the New Orleans field office… investigating cases of satanic ritual abuse.
Kâfir Uhtrede gelince… yolum beni Kuzeye, kan davalarına, intikama ve Bebbanburge götürdü.
To blood feuds, to revenge… and to Bebbanburg. My path led North.
mutfakta çalışan tutuklulara davalarına yaramayacağı hâlde parasız çalıştıklarını söyleyince işi bıraktılar.
Some do-gooder lawyer-advocate types told the detainees and it doesn't help their case, so they quit.
Son birkaç yılda sen başka işlerle uğraşıp bu dava da tozlanırken biz sadece otomobil ürünlerinin sorumluluk davalarına baktık.
Over the last few years while you have been doing other things… letting this particular file collect dust… we have been handling only automobile product liability cases.
birikmiş ceza davalarına işaret ederek yargıda daha fazla reform gerektiğini ileri sürüyor.
the report says, citing the ongoing Ergenekon trial, the KCK case, and a backlog of criminal cases..
Bu söylenti ifadelerin kabul edilemez olduğunu şimdi tartışmaya yetkisi olmamalı çünkü davalarına zarar veriyorlar.
She should not be allowed to now argue that these hearsay statements are inadmissible because they hurt her case.
Bakanı Vuk Draskoviç ile yaptığı görüşmede Prosper, sürmekte olan sorunların Sırbistanın savaş suçu davalarına kendi ülkesinde bakma hedefini engeleyebileceğine işaret etti.
with Serbia-Montenegro Foreign Minister Vuk Draskovic, Prosper indicated that continuing problems could obstruct Serbia's bid to try war crimes cases at home.
kadınlarını kenara çekmiş ve onlara öfkelenmemelerini söylemiştin çünkü kişisel öfke her yönüyle yargılamayı bulandırabilirdi ve o öfke davalarına zarar verebilirdi.
you told them not to be angry, that anger would hurt their case, that personal anger would cloud every aspect of the trial.
Hayır, Carter. Özür dilerim, ama ceza davalarına bakmamanız gerek.
No, Carter. I'm sorry, but you're not to undertake any criminal cases. Your doctors have.
Genellikle, hakimler hükümet davalarına odalarında bakarlar.
the judge just reviews the government's case in chambers.
Results: 146, Time: 0.0303

Davalarına in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English