Examples of using Doğduğunu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ona bu ülkede ne adamlar doğduğunu göstereceksin.
Annem bir defasında herkesin kendi ömür sözlüğü ile doğduğunu söylemişti.
Peki, yıldızların nasıl doğduğunu biliyor musun?
Herkesin üçüncü bir gözle doğduğunu söyledin.
Bütün medeniyetlerin şiddetle doğduğunu söyle.
Ben… bebeğin doğduğunu duyduğumdan beri sizi arıyordum.
Samjangın doğduğunu biliyor musun? O-gong?
Ne? Bebeğinin doğduğunu görmek istiyor musun?
Doğduğunu hatırlıyor musun?
Kimse doğduğunu hatırlamaz ve kimse öldüğünü hatırlamaz.
Senin doğduğunu hayal bile edemiyorum, Micheletto.
Makrîzî Şehrizorda, Sehavî Gurânda doğduğunu söyler.
Ve o küçük domuzların doğduğunu gördük.
Hâlâ evlendiğimi ve çocuklarımın doğduğunu hatırlamıyorum ama.
Bugüne dek bebeğin doğduğunu bile bilmiyordum.
Galapagosun okyanusun derinliklerindeki ateşten doğduğunu gördü.
Ancak, başka bir olası varisin doğduğunu duydum.
Burada değil de orada doğduğunu hayal et.
On yıl sonra… o topraklarda bir dâhinin doğduğunu duydum.
Bir yıldızın doğduğunu gördün.