Examples of using Durmak zorundasın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
İşlemi başlattıktan sonra olmaz.- Durmak zorundasın.
Ama işler yolunda gitmezse durmak zorundasın. Ve beni dinleyeceğin konusunda bana söz vermelisin.
Kendine ya da bana bunu yaşatmana izin vermeye devam edemem. Durmak zorundasın.
Henry, bir yerde durmak zorundasın, ve durduğunda, babamızın öldüğü gerçeği hala duruyor olacak.
Ama uslu durmak zorundasın yoksa sinirlenir ve ikimizi
Üzgünüm Eric, Kyle kendisine ayrımcılık yapıldığını hissederse, Durmak zorundasın, aksi taktirde annesinden telefon gelebilir.
Beyefendi durmak zorundasınız!
Michael durmak zorunda.
Durmak zorundasınız, lütfen.
Durmak zorundasınız.
Ölümler durmak zorunda.
Bu durmak zorunda.
Durmak zorundasınız!- Sen kimsin ulan?
Herşey durmak zorunda.
Bayım! Durmak zorundasınız, lütfen.
Çocuklar, ne yapıyorsanız durmak zorundasınız.
Yakıp yıkma ve işkence etme işi durmak zorunda, Winnie.
Üçüncüsü ise treni durmak zorunda bırakacaksın.
Sarah, bu durmak zorunda.
Tren ışık noktalarında durmak zorunda.