ESASEN in English translation

basically
aslında
esasen
kısacası
yani
resmen
genel olarak
özet olarak
kabaca
aslen
temelde
essentially
aslında
esasen
yani
aslen
özellikle
temelde
özünde
esasında
sonuçta
olarak çökeceğine
actually
aslında
gerçekten
açıkçası
doğrusu
cidden
sahiden
aslına bakarsan
originally
aslında
aslen
orijinal
ilk olarak
ilk başta
olarak
esasen
başta
tarafından
asıl
mainly
çoğunlukla
daha çok
genelde
özellikle
genellikle
esas olarak
başta
genel olarak
başlıca
aslında
really
gerçekten
cidden
aslında
sahi mi
sahiden
pek
oldukça
asıl
hakikaten
bayağı
primarily
öncelikle
başta
özellikle
başlıca
olarak
esasen
esas olarak
aslında
çoğunlukla
genelde
in fact
aslında
hatta
aslına bakarsan
doğrusu
gerçekte
aslinda
gerçek şu
aksine
nitekim
esasen
fundamentally
esasen
aslında
tamamen
temelde
özünde
esasında
kökünden
sürmekten
asıl olarak
indeed
gerçekten
şüphesiz
doğrusu
şüphe yok
çünkü
elbette
kesinlikle
aslında
muhakkak
hakikaten

Examples of using Esasen in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Esasen insanoğlu acelecidir.
Man is indeed hasty.
Benim esasen nefret ettiğim, o maskenin arkasındaki.
Tis the thing behind the mask i chiefly hate.
Zarar veriyor. Esasen, özel olarak,
It's harming me. In fact, to be specific,
Hepsi esasen geri-bildirim döngüsü ağlarıdır.
They are all fundamentally networks of feedback loops.
Basit mantık, esasen.
Simple logic, really.
Esasen bunlar çok küçük, sefil bir gruptur.”.
Verily! These indeed are but a small band.
Evet. Esasen bugün üç yeni fikir görüp tadacağız.
Yup. Fundamentally today, we're going to see and taste three new ideas.
Esasen, hala aynı düşünüyorum ama farklı nedenlerden ötürü.
In fact, I still think so, but for different reasons.
Benim oyunum değil esasen.
Not really my game.
Esasen bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir cemaattır.
Who said: Lo! these indeed are but a little troop.
Sanırım, ben sadece… esasen soğuk, duygusuz bir insanım.
I think I'm just a fundamentally cold, unfeeling person.
Bak şimdi, tam olarak yalan diyemeyiz yanlış yönlendirmeydi esasen.
Now, it wasn't a lie so much as a… misdirection, really.
Esasen biz daha önce de müslüman idik.
Indeed we were Muslims[even] before it came.
Yüreğinde, o esasen iyi biri mi diyorsun Doktor Frayn?
In her heart, fundamentally Dr. Frayn, you say she is good?
O kadar da kötü değil esasen.
It's not that bad, really.
Esasen biz daha önce de müslüman idik.
Indeed we were,[even] before it, Muslims submitting to Allah.
Çünkü gerçekte esasen hiçbir şey değiştirmedim.
Because really, I did not fundamentally change anything.
Esasen bunlar çok küçük, sefil bir gruptur.”.
Indeed, those are but a small band.
Önerilen kanun esasen kusurludur.
The proposed law is fundamentally flawed.
Ben değil, çünkü esasen.
Not me, because fundamentally.
Results: 861, Time: 0.0743

Top dictionary queries

Turkish - English