HER ŞEYINIZ in English translation

everything
all
tüm
bütün
tek
her
tamamen
onca
herşey
bunca
anything

Examples of using Her şeyiniz in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sizin her şeyiniz çok düzgün. Giyiminiz, sözleriniz, okuduklarınız ve yaptıklarınız.
Everything about you is perfect-- what you wear, what you say, what you read, what you do.
majör Khanna, her şeyiniz hakkında.
Major Khanna, everything.
Korkmayın, bu gece bazılarınızın içine girdiği ilişkiler şu anda her şeyiniz gibi görünebilir ama birkaç hafta içinde bitecekler.
Fear not, the relationships that some of you have entered into tonight, they may seem like everything now, but they will be over in a matter of weeks.
Halberstadt her şeydir. Sanırım sadece daha kötüye gidecek.
Halberstadt is everything I thought it would be, only worse.
Eskiden her şeyim işimdi, daha sonra o geldi ve beni hamile bıraktı.
I used to be all business, then he gets me pregnant.
Çocuklar için, onlara zaman vermek her şeydir. Öyle düşünmüyor musun?
Don't you think that, for kids, giving them time is everything.
Umarım Empire istediğin her şeydir çünkü artık elinde kalan tek şey bu.
Hope The Empire's everything you wanted. Because now it's all you got.
Her şey bir şakaydı… başından sonuna kadar.
It was just a joke, from the beginning to end.
Her şey Almanca.
It's all in German.
Ve her şeyim çünkü başladım.
And all because you got me started.
Her şey frekans analizinde bitiyor.
It's all in the frequency analysis.
Başta her şey iyiydi.
At first, it was fine.
Evlenince her şeyimiz ortak olacak. -Ne kontratı?
When we're married we're going to share everything in common.- What contract?
Evlenince her şeyimiz ortak olacak. -Ne kontratı?
What contract? When we're married we're going to share everything in common?
Geçen 30 yılda her şeyim oldu fakat günbatımlarını unuttum.
In the last 30 years, I would all but forgotten about sunsets.
Her şey dikiz aynamda.
It's all in the rearview mirror.
Ne kadar tatlı ama burada her şeyimiz var. Tıraş bıçağı?
How sweet of her, but really we have got everything here. Razor blades?
Her şey fazla harikaydı, Nancy.
It was too wonderful, Nancy.
Zamanlama her şeydir Face.
Timing is everything, Face.
Her şey Kobra Kaiden.
It's all on Cobra Kai.
Results: 42, Time: 0.0367

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English