Examples of using Içini in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Evin içini süpürün.
İnsanlar o bankalara kese kağıtlarıyla giriyorlar, içini para doldurup çıkıyorlar.
Bana bir şeyler söylemek istiyorsan çekinme söyle. Dök içini.
Bırak şimdi kendi içini.
Kafanın içini mermiyle doldururum. Ama eğer bir tuzak kokusu alırsam.
Benim içini birini bulmalısın, Keon Gatwick.
Elbette. Devam et, dök içini.
Sorun ne dök içini.
Bu sıcak kahve içini ısıtacaktır. Hastalanmanı istemiyorum.
onun içini rahatlatmak istiyorum.
Devam et, dök içini. Elbette.
Pekâlâ Chidi dök içini.
Dalgıçlar saatlerce göletin içini taradılar.
Ne?- Bispebjerg. Hastanenin içini dışını biliyor?
Müvekkillerin bana… öldüğü evin içini gösterirse memnun olurum.
Ne?- Bispebjerg. Hastanenin içini dışını biliyor?
Ne?- Bispebjerg. Hastanenin içini dışını biliyor.
Fransada biz domatesin içini domatesle, biberin içini biberle doldururuz.
Eğer ben sana bedenimin içini kurcalaman konusunda güveniyorsam sende bana güvenmelisin.
Yani, bir şey parçalayıp içini açıp, organlarını mı yedi?