INANDIĞINDAN in English translation

believed
inanıyorum
inanan
inanmak
inan
iman
inanır
inanıyor musun
convinced
ikna
inandır
actually
aslında
gerçekten
açıkçası
doğrusu
cidden
sahiden
aslına bakarsan
believe
inanıyorum
inanan
inanmak
inan
iman
inanır
inanıyor musun
believes
inanıyorum
inanan
inanmak
inan
iman
inanır
inanıyor musun

Examples of using Inandığından in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Savaşının Faşistleri hala iktidardaydı. inandığından aynı şarkıyı söylüyordu… ve inanıyorlardı ki ikinci dünya Herkes Faşistlerin hala ülkede olduğuna.
And believed that outside Everyone sang the same song the fascists of World War II were still in power.
Düşük bir ihtimal olsa da, GKarın bana inandığından emin olmak için hali hazırda tutuklu bulunan 2000 kadar Narnı serbest bıraktıracağım.
On the off- chance that G'Kar might not believe me I have arranged for 2000 Narns now in custody to be freed.
Çekoslovak liderler Čierna nad Tisou zirvesinin iki taraf arasındaki sorunları düzelttiğine inandığından Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin istila etmeyeceğine inanıyordu.
The Czechoslovak leadership believed that the Soviet Union and its allies would not invade, having believed that the summit at Čierna nad Tisou had smoothed out the differences between the two sides.
Meşru varisin kendisi olduğuna inandığından ve Excaliburu çaresizce istediğinden.
desperate to possess Excalibur, Convinced she was the rightful heir.
Nihayet boğulma kendisini yakalayınca( Firavn):'' Gerçekten İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım!'' dedi.
As he was drowning the Pharaoh said,"I declare that there is no God but the One in whom the children of Israel believe and I have submitted to the Word of God.
Dünyanın okyanusları daha asidik hale geliyor ve daha önce inandığından daha hızlı bir oran.
indicates that the Earth's oceans and at a faster rate than previously believed. are becoming more acidic.
Ailesine destek vermesi gerektiğine inandığından Will, kulüptekilere istifa ettiğini üzüntülü bir şekilde söyler ve bir muhasebeci olarak iş başvurusu yapar.
Believing he needs to support his family, Will regretfully tells the club he is resigning, and applies for a job as an accountant.
Firavun boğulacağı anda:'' İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım,
At length, when overwhelmed with the flood, he said:"I believe that there is no god except Him Whom the Children of Israel believe in:
Boğulmak üzereyken,'' İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben müslümanım,'' dedi.
When he was about to drown, he said,“I believe that there is no god except the One the Children of Israel believe in, and I am of those who submit.”.
Aşka inandığından dolayı, Robertoya kaç kez şans verdin? Ve aşık olduğundan dolayı?
How many chances did you give Roberto because you believed in love or because you were in love?
Firavun boğulacağı anda:'' İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım,
When overtaken by drowning, he called out,‘I believe that there is no god except Him in whom the Children of Israel believe,
Ve sana inandığından emin ol, çünkü insanlar babanı senin öldürdüğünü öğrenirse,
And make sure she believes you, because if the people learn that you killed your father, they will never
Babam onu büyükbabamın kör olduğuna inandığından değil fakat gören göz fahişesinin,
Father purchased her for him not because he believes Grandfather is blind…
Firavun boğulacağı anda:'' İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben Ona teslim olanlardanım'' dedi.
When he was about to drown, he said,“I believe that there is no god except the One the Children of Israel believe in, and I am of those who submit.”.
Nihayet boğulma kendisini yakalayınca( Firavn):'' Gerçekten İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben de müslümanlardanım!
But as he was drowning he cried out:'(Now) I believe that there is no god except He in whom the Children of Israel believe. I am of those that surrender Muslims!
Buraya asla seni kim olduğundan… ya da inandığından şüphe ettirmek için gelmedim.
Make you doubt who you are or what you believe. I never came here to.
Buraya asla seni kim olduğundan… ya da inandığından şüphe ettirmek için gelmedim.
To make you doubt who you are or what you believe. I never came here.
Kendi gözlerinle gördüğüne inanmak isteyeceksin… ama bu yetmeyecek ve inandığından fazlasının… olup olmadığı konusunda bir seçim yapman gerekecek.
You will want to trust what you can see with your own eyes, about whether you believe in something bigger. but it won't be enough, and you will need to make a choice.
Kendi gözlerinle gördüğüne inanmak isteyeceksin… ama bu yetmeyecek ve inandığından fazlasının… olup olmadığı konusunda bir seçim yapman gerekecek.
But it won't be enough, and you will need to make a choice You will want to trust what you can see with your own eyes, about whether you believe in something bigger.
Kendimin bile inandığından emin değilim.
I'm not sure I even believe it myself.
Results: 108912, Time: 0.0289

Top dictionary queries

Turkish - English