KÜÇÜK ŞEYI in English translation

little thing
küçük bir şey
küçük şeyi
ufak bir şey
küçük birşey
ufak şeyi
ufak işlerim
minik şey
ufacık bir şey
küçücük şey
minik birşeyin
small things
küçük bir şey
ufak bir şey
basit bir şey
küçük bir şeyi
küçük birşey
ufak şeyi
küçük bir olay
küçük bir mesele
küçük işi
little things
küçük bir şey
küçük şeyi
ufak bir şey
küçük birşey
ufak şeyi
ufak işlerim
minik şey
ufacık bir şey
küçücük şey
minik birşeyin

Examples of using Küçük şeyi in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu birçok küçük şeyi kırmak anlamına gelse bile… Bazen Tallahassee haklı olabiliyor: Küçük şeylerin tadını çıkaracaksın.
You gotta enjoy the little things… even if that means destroying a whole lot of little things. Tallahassee's right.
Yaptığım her küçük şeyi takıntı haline getiriyorsunuz… ve bana ne güveniyor ne de.
And you don't trust in me or believe in me. You obsess over every little thing I do.
Açıkçası ben kek falan yapmadım, böylece kekler yerine… piyango için bu küçük şeyi getirdim.
Obviously, I'm not into baking cakes, so I brought these little things to donate for the raffle prizes.
Dinle, burada olduğum sürece, daha önce anlamadığım bir iki küçük şeyi de gündeme getirebilirim.
Listen, as long as I'm here, I might as well bring up one or two little things I didn't get to before.
Ensemde sürekli nefesin ve… yaptığım her küçük şeyi desteklemenle… bir yıl daha geçirmek zorunda mıyım?
With you breathing down my neck, Am I really supposed to spend another year supporting every little thing that I do?
Ensemde sürekli nefesin ve… yaptığım her küçük şeyi desteklemenle… bir yıl daha geçirmek zorunda mıyım?
Supporting every little thing that I do? with you breathing down my neck, Am I really supposed to spend another year?
Tamam Bob, bakalım sana diğer insanların bu küçük şeyi neden yanlış anladıklarını anlatabilecek miyim.
Okay, Bob, let me see if I can explain to you… how other people see this little thing.
Japonyadan tazminat alınacağını düşünürsek, ekonomi atlama yaşayacak. Bazı kurnaz Koreli Japonlar para yapmak için her türlü küçük şeyi devralacaktır.
Thinking compensation from Japan will jump start the economy… some cunning Korean Japanese… will take over every little thing to make cash.
Tamam Bob, bakalım sana diğer insanların… bu küçük şeyi neden yanlış anladıklarını anlatabilecek miyim.
How other people see this little thing. okay, bob, let me see if i can explain to you.
Bu küçük şeyi dışarı atmamı nasıl bu kadar rahatlıkla söyleyebilirsin?
How can you tell me so easily<br/>to throw out this young thing?
Çok sebebi var ama en önemlisi Zeta Işını denen küçük şeyi kullanarak… ışık yılları boyunca ışınlanabildiğim için.
Using a little something called a Zeta Beam. Lot of reasons, but mainly because I can teleport across light-years.
Çok sebebi var ama en önemlisi Zeta Işını denen küçük şeyi kullanarak… ışık yılları boyunca ışınlanabildiğim için.
I can teleport across light-years using a little something called a Zeta Beam. Lot of reasons, but mainly because.
en önemlisi Zeta Işını denen küçük şeyi kullanarak… ışık yılları boyunca ışınlanabildiğim için.
mainly because I can teleport across light-years using a little something called a Zeta Beam.
Bir gün küçük bir şeydi ve sonra o küçük şeyi bacağımdan ayıramaz oldum.
One day he's this little thing and then he's this little thing I can't get off my leg.
Bu yüzden… bu insanlar hakkında bilinmesi gereken… her pis kokulu küçük şeyi öğrendim. Yaşlı adamı kurtardım,
So I find out every stinky little thing there is to know about these people…,… I save the old man…,… stop the fighting…,…
Benim dinime göre, dünyadaki her küçük şeyi anlayamazsın. Senin Tanrı olmadığını hatırlatan ve kendini biraz daha zorlamaya davet
In my religion, the whole point is you can't understand every little thing and there's a word for people who remind you you're not God
senden isteyeceğim birkaç küçük şeyi yapmaya söz verirsen, buna karşılık olarak sana, şimdiye kadar yaşamış herhangi bir canlının.
promise to do the few small things I ask you… I will in return show you the most important thing… That any living organism has ever witnessed.
Tek istediğim çaldıklarınızdan bir iki küçük şeyi eritmeden önce bana geri vermeniz.
all I need, really, is for you to give me back two little things you stole, before you melt the rest down.
Herneyse bu adam senden çok etkilenmiş. Birkaç gün önce sokakta yaptığın küçük şeyi görmüş. Bir telefon ve bir cüzdan ve ah.
Anyway this man I know is very impressed with you he saw the little thing you did on the street a couple of days ago with the phone and a wallet, and uh you know I was there.
senden isteyeceğim birkaç küçük şeyi yapmaya söz verirsen, şahit olmadığı en önemli şeyi göstereceğim.
If you ditch work this afternoon and promise to do the few small things I ask you.
Results: 113, Time: 0.037

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English