Examples of using Kalıplar in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kalıplar var, bir de bir tür polimer jeli.
Döküm yapmak için zamanımız yoktu, kalıplar.
Bunun gibi kalıplar artık bulunmuyor.
Bu kalıplar, ilk defe mı böyle bir şey gösteriyorlar?
Smithsonianda sergilenen kalıplar genç sanatçılara ilham veriyor.
Kalıplar kontrol edilmek zorunda.
Kalıplar, lütfen.
Ne? Kalıplar banknotun bir yüzü için.
Kalıplar banknotun bir yüzü için. -Ne?
Kalıplar banknotun bir yüzü için. -Ne?
Ne? Kalıplar banknotun bir yüzü için?
Kalan çipler ve kalıplar bir kasada kilitli.
Kalan çipler ve kalıplar bir kasada kilitli.
Kalan çipler ve kalıplar bir kasada kilitli.
Kalıplar toplumdur, Holmes.
Kalıplar nerede?
Titanyum ise birkaç bin dolar ama kalıplar çok ucuzdu.
Pentagonda kriptologdum. Kalıplar üzerinde uzmandım.
Bu kalıplar.
Ayrıca bu cihazların son kurbana dair kalıplar depoladığını düşünüyor.