CASTS in Turkish translation

[kɑːsts]
[kɑːsts]
attığını
throw
to take
to put
to drop
toss
kick
to cast
dumping
away
to get rid
alçı
plaster
cast
spackle
gypsum
was a drywall
alçılar
casts

Examples of using Casts in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Once the space is fully cleared, I can waterproof… then fabricate casts for the retaining walls and pour concrete.
Mekan tamamen temizlendiğinde su geçirmez hale getirir… kalan duvarlar için kalıplar üretir… ve beton dökerim.
Once the space is fully cleared, I can waterproof, and pour concrete. then fabricate casts for the retaining walls.
Mekan tamamen temizlendiğinde su geçirmez hale getirir… kalan duvarlar için kalıplar üretir… ve beton dökerim.
And pour concrete. then fabricate casts for the retaining walls Once the space is fully cleared, I can waterproof.
Mekan tamamen temizlendiğinde su geçirmez hale getirir… kalan duvarlar için kalıplar üretir… ve beton dökerim.
And now the time of tide has come; the ship casts off her cables; and from the deserted wharf the uncheered ship for Tarshish, all careening, glides to sea.
Gemi onun kabloları kapalı atmalarını;'' Ve şimdi gelgit zamanı geldi ve tüm Careening terk iskele Tarnish için uncheered gemi denize kayar.
If Baba Yaga you still pursues… casts the magic comb… and the forest grow behind you.
Babi yaga hala seni takip ederse sihirli tarağı at ve arkandan orman büyüyecektir.
Trade casts a long political shadow, but that shadow does
Tanter,'' Ticaretin siyasi gölgesi epey uzun,
If Satan casts out Satan, he is divided against himself.
Eğer Şeytan Şeytanı kovarsa, kendi içinde bölünmüş demektir.
Today Pompeii lies in ruins but amidst the crumbling walls and fading paintings tantaIising clues have been unearthed, casts of victims buried in the ash preserve their dying moments.
Günümüzde Pompei harabe halindedir ama yıkık duvarların ve solmuş resimlerin arasında belli belirsiz bir takım ipuçları gün yüzüne çıkarıldı küllere gömülmüş kurbanların kalıpları öldükleri anı yansıtmaktadır.
And she made a cartogram, which is basically a distorted map based on what American television news casts looked at for a month.
Ve esasında o bozuk bir harita olan kartogram yaptı Amerikalıların televizyon haber atamalarına bir ay için baktı.
fashion designer Calvin Klein spots Stewie and immediately casts him in advertising for his new line of designer diapers.
moda tasarımcısı Calvin Klein, Stewieyi görür ve derhal onu kendisinin yeni çocuk bezi serisinin reklamlarında oynaması için işe alır.
Say:"My Lord casts the truth: He is the knower of things unknown.
De ki:'' Rabbim gerçeği,( dilediği kulunun kalbine) atar.( O) gaybleri bilendir.
a once happy land. An horrendous monster casts.
bir zamanların mutlu ülkesine… büyük bir korku örtüsü yaymakta.
That He may make what Satan casts a trial for those in whose hearts is sickness,
Bu, Allahın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık olanlara,
but God annuls what Satan casts, then God confirms His signs-- surely God is All-knowing.
temenni ettiği zaman, şeytan onun temennisine( bir düşünce) atmış olmasın. Fakat Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır.
He followed work by Louis-Joseph Seutin in introducing plaster casts for setting broken bones, and developed a new osteoplastic method for amputation of the foot, known as the"Pirogov amputation.
Louis-Joseph Seutin tarafından kırık kemikleri için sıva atmayı tanıtmada işi takip etti ve ayak amputasyonu için'' Pirogov amputasyonu'' olarak bilinen yeni bir osteoplastik yöntem geliştirdi.
I'm gonna need to put casts on both feet so you will be out for a while.
ben iki ayak üzerinde atmalarını koymak için ihtiyacım olacak böylece bir süre için dışarı olacağım.
Is Dr. Brennan making a cast of an injury?
Dr. Brennan yaranın kalıbını mı yapıyor?
Once we remove the cast today, the itching should stop.
Bugün alçıyı çıkardığımızda kaşıntılarınızda sona erecektir.
I should have never let them cast you.
Rolü sana vermelerine asla izin vermemeliydim.
Let's audition a few on our tarmac casting couch.
Hadi asfalt döküm kanepedeki seçmelerimizi yapalım.
Results: 48, Time: 0.0917

Top dictionary queries

English - Turkish