Examples of using Kalmazsın in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Asla işsiz kalmazsın.
evini havaya uçurmak zorunda kalmazsın.
Kırmızı hayatımıza daha fazla romantizm çekecek sen de dışarıda fazla kalmazsın.
Başımı belaya sokmam ve bir daha beni düşünmek zorunda kalmazsın.
Benim için. Başka türlü benimle kalmazsın.
Umarım kullanmak zorunda kalmazsın, ama.
Güvende olmanı istiyorum. Umarım kullanmak zorunda kalmazsın, ama.
Başımı belaya sokmam ve bir daha beni düşünmek zorunda kalmazsın.
o sayede hayatta kalmazsın.
Eğer senin odanda takılırsak, onunla uğraşmak zorunda kalmazsın.
Umarım, olmak zorunda kalmazsın.
En iyisi seni hapse geri götüreyim ben orada bu çirkin heykelleri görmek zorunda kalmazsın.
Bu şekilde, kesinlikle hiçbir işe yaramayan beyzbolcu şapkalarını giymek zorunda kalmazsın.
Bizden bahsetmişken… bir kaç eşyanı burada bırakabilirsin… bu sayede her sabah evine gitmek zorunda kalmazsın.
Bizden bahsetmişken… bir kaç eşyanı burada bırakabilirsin… bu sayede her sabah evine gitmek zorunda kalmazsın.
yukarı katlanmak zorunda kalmazsın, Sen doğalsın
Yukarı katlanmak zorunda kalmazsın, ve sen hala şöhret salonunda olacaktın.
Aklından çıkarma. Ay sonuna kadar ödemezsen sadece bira servis etmekle kalmazsın.
Ve eğer şanslı isen aklındaki soruları düzeltirken ameliyat masasında ölüp kalmazsın.
Eğer kendini savunamıyorsan muhtemelen mikro dünyada uzun süre hayatta kalmazsın.