KAYAR in English translation

slip
kayıp
bir hata
kayma
fişi
kağıdı
kaçmasına
gizlice
makbuzu
arasından kayıp gitmesine
elinden
slips
kayıp
bir hata
kayma
fişi
kağıdı
kaçmasına
gizlice
makbuzu
arasından kayıp gitmesine
elinden
sliding
slayt
kaydırak
sürgü
kaydır
lamı
shifts
vardiya
mesai
nöbet
değişim
vites
kayması
değişiklik
değiştir
moves
hareket
hamle
yürüyün
taşınmak
kımılda
kıpırda
çekilin
çekil
yürü
taşı
can
olabilir
edebilir
olabiliyor
edebilecek
daha
bir
yapabilir
olamaz
bile
nasıl
slides
slayt
kaydırak
sürgü
kaydır
lamı
shift
vardiya
mesai
nöbet
değişim
vites
kayması
değişiklik
değiştir
skates
paten
kaykay
kay
kayarken

Examples of using Kayar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve süzülür ve kayar Zemin boyunca.
And glides and slides across the floor.
Deri ayakkabılar kaygan sokaklarda kolay kayar.
Leather soled shoes slip easy on greasy streets.
Katı zemin, kayar ve sallanır.
Solid ground, shift and shake.
Tina omuriliğinin üstüne düşüverir. Tina kayar.
Tina falls and, Tina slips. and lands on her spinal cord.
bir tabut kayar.
a coffin slides.
Arkadaşlar kayar, düşer ve gider.
His friends slip, collapse, they're gone.
Tina omuriliğinin üstüne düşüverir. Tina kayar.
Tina slips. Tina falls and-and lands on her spinal cord.
koltuk ileriye doğru kayar.
the seat slides forward.
Meredith, klipsler kayar.
Meredith, clips slip.
Tina kayar.
Tina slips.
Tina omuriliğinin üstüne düşüverir. Tina kayar.
Tina slips. Tina falls and-and.
Kurbanı itip, cebini keserek cüzdanını alırken bıçak kayar.
Shove a victim, slit his pockets, knife slips.
Tessaoua kadar siyasi güç Maradi için kayar bir bölgesel başkenti olması için kullanılır.
Tessaoua used to be a regional capital, until political power was shifted to Maradi.
Kanatların kayar.
Your wings slide.
Şimdi bütün dağılım olduğu gibi sağa kayar.
Now, all of a sudden, the whole distribution has shifted to the right.
Tekerlekler sürekli̇ kayar.
The tires keep slipping.
Tahta kayar, su üstünde kalabilirliği sınırlıdır.
Wood drifts, its buoyancy is limited.
Karanlıktan sonra kayar ve kendini teslim eder.
He will slip out after dark and surrender himself.
Ama vurursan büyük ihtimalle elim kayar… ve bu bağlantıyı keserim.
My hand will slip and i will cut this connection.
Miğfer geri kayar. Zordur.
The helmet sweeps back. It's difficult.
Results: 115, Time: 0.0439

Kayar in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English